Çok sevdiğim Büyüğüm,
Müsaadenizle.
Efendim sizin de üzerinde önemle durduğunuz bir konu, değerli bir kitabın veya yazının bir kere okunduktan sonra kenara bırakılmaması, onun defalarca okunması. Çünkü bu şekilde önceki okumalarda derinliğine varılamayan noktaların aydınlanması ve yepyeni, taze, huzur, mutluluk veren mânâların tahsil edilmesi mümkün oluyor.
Belki beş sene oluyor, size Kur’an-ı Kerim’i daha önce hiç okumadığımı, okumaya niyet ettiğimi, çok çok iyi anlayabilmek için ne yapmam gerektiğini sormuştum. Siz de cevaben; “Bir metnin iyi anlaşılmasının en iyi yolu, onu defalarca, su içer gibi okumaktır” buyurmuştunuz.
Kur’an-ı Kerim’i ikinci, üçüncü, dördüncü okuyuşlarımda bana neden o şekilde cevap verdiğinizi çok iyi anlamış oldum. Bahsettiğiniz gerçek, bütün kitaplar için geçerli olmakla birlikte, Kur’an-ı Kerim gibi eşi benzeri olmayan, her ayetinde katlı anlamları barındıran bir kitapta daha net görülüyor.
Tabii işin bir de gönül, istidat boyutu var. O zaman tahsil edilen anlamlar daha da artıyor olsa gerek.
Efendim tekrar olacak ama bu satırlarda yine size teşekkür etmem gerekiyor. Bir zaman tefsir ile alakalı size sorduğum soruya “Füyûzat’ı okuyabilirsin” demiştiniz. Yine sonradan gördüm ki tavsiye ettiğiniz eser diğer tefsirlerden çok farklı. “Mânâ Ehli” olunca insan, yazdığı, tavsiye ettiği de çok farklı oluyor.
Müsaadenizle Füyûzat’ta gördüğüm bir örnekle sözlerime son vermek istiyorum.
Fecr Suresini inceliyorum şu aralar. Surenin bir âyetinde, “Ve fir’avne ziyl’evtad” (Rabbinin kazıklar sahibi firavuna ne yaptığını görmedin mi) Buyruluyor. Buradaki “kazıklar sahibi” ifadesi dikkatimi çekti. Biraz araştırdım. Meğer o zamanın firavunu, masum insanları kazığa çaktırır, ordularının konakladığı yerde kazıklı saltanat çadırları kurdururmuş. İşte âyetin tefsirinin en sonunda, parantez içinde yazılmış olarak bulunan şu cümle, başka hiçbir kitapta bulamayacağım bir “mânâ”ya dikkatimi çekiyordu:
(O kazıklar sahibi firavun, en nihayet Hz.Musa’nın elindeki çoban değneğiyle tepelendi)
Hani herkesçe bilinir, firavun ve ordusu, Hz.Musa’nın değneği ile ikiye bölünen denizde boğularak gebermişlerdi.
İşte Büyük Allah, firavun ve ordusunu gökten bir meteorla da helak Edebilirdi. Ama bu işin değnekle yapılması çok düşündürücü. Büyüklenmenin sonunun ne olduğuyla alakalı ince bir mesaj...
Efendim hürmetle Ellerinizden öper, tüm Site Dostlarına saygılarımı sunarım.