Sayın Özden Hanım,

28.1.2011 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, oraları bilmem ama asıl güneş bizim kalbimize sizin mailinizle doğdu. Allah bin kere  razı olsun. Kızım Çiğdem Hanım’la isminizi anmadığımız bir tek günümüz yok. Sizi o kadar çok seviyoruz ki, hani bir şarkı vardı, “gece gündüz Meriyem, denizde, karada Meriyem, soğukta, sıcakta Meriyem” diye, tıpkı onun gibi. Biz de Çiğdem’le sabah akşam, gündüz, gece, yazın, kışın, ilkbaharda, sonbaharda hep Özden Hanım diyorduk. Şükürler olsun Allah’a.

Sevgili yavrum, şöyle düşünelim, acaba imtihandan geçmeyen bir Peygamber oldu mu? Bir veli oldu mu? Tek istisna olmadan bütün insanlar imtihan ediliyor.

Bizim sevgili Yunus’umuz ne diyor:

“Dağ ne kadar yüce olsa, yol onun üstünden aşar”

“Her dem taze doğarız, bizden kim usanası”

“Aşk gelicek, cümle eksikler biter”

“Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz.”

Sevgili yavrum, bütün mesele imtihanlar karşısında dimdik ayakta kalabilmekte...

Azize Anne doksan beş yaşındaydı. Tek başına yaşıyordu. Bir gün alış veriş yapmak için merdivenlerden inerken apartman yöneticisi, diş tabibi Hişam Bey’le karşılaşıyor. Hişam Bey soruyor, “Azize Anne”, diyor, “sen tek başına yaşıyormuşsun. Öyle işittim. Çok mu zorluk çekiyorsun?” Azize Anne gülüyor, “Hişam Bey,” diyor, “ben yalnız değilim ki, her an Allah’la, Peygamberle, meleklerle beraberim.” Hişam Bey korkuyor, yüzü sapsarı oluyor, kaçacak yer alıyor. Azize Anne devam ediyor, “Hiç insan sevdikleriyle beraberken korkar mı...”

Sevgili yavrum, bütün mesele işte burada. Allah’la beraber olanlar, Peygamberle, meleklerle beraber olanlar her zaman için galip geleceklerdir. Yüzleri ilahi tebessümle dolacaktır. Bizim sevgili Özden Hanımımız da öyle. O da her zaman Allah’la, Peygamberle, meleklerle beraber. Onun için bu kadar güzel, bu kadar olağanüstü, bu kadar örnek insan onu seviyor, sayıyor, onunla iftihar ediyoruz.

Selam ona, sevgi ona, saygı ona.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :