Sayın “Gönül Yolcusu”,

29.1.2011 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, önce şunu kafana koy. Ölüm pahasına da olsa o teskin edici, mahut ilaçlardan kullanma. İkinci olarak ibadetin bir zâhiri, bir de bâtıni yönü vardır. Sadece şekli ibadetlerin İsveç cimnastiğinden ne farkı kalır? Asıl ibadet ruhta olanıdır. İçte, bâtında olanıdır. Azrailin geldiğini görsen bile onu sevgiyle, saygıyla karşılayacaksın. Herkese tebessüm edeceksin. Herkesin gönlünü alacaksın. Yesevi Hazretleri der ki:

“Eller yahşi, biz yaman

Eller buğday, biz saman”

Herkesi bir yönüyle kendimizden üstün göreceğiz. Çinlilerin bir atasözü var: Güler yüzlü olmayan dükkan açmasın derler. Senin yüzün, bakışların sirke satıyorsa, çevren seni nasıl sevsin?

Değerli yavrum, lütfen kendine biraz da başkalarının gözüyle bak. Yunus Emre “sev, sevil” diyor. Biz önce başkalarını sevelim ki başkaları da bizi sevsin. Çiftçi toprağa tohum atmadan mahsul alabilir mi?

Değerli yavrum, lütfen her gün Gönül Sohbetleri’ni oku. Bazı çokbilmişler gibi ben onu okudum deme, biliyorum deme. O insanlar ebediyyen eşşek kalmaya mahkumdurlar. On kere oku, kırk kere oku, yüz kere oku. Okudukların damarlarda dolaşan kan gibi olsun.

Sevgili yavrum, sık sık maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :