Sayın Birgül Güven Hanım,
1.12.2006 tarihli mailinizi aldım. Efendim, göndermek lütfunda bulunduğunuz mail beni çok duygulandırdı, gözlerimi yaşarttı. İçimdeki bahar çiçekleri yeniden açtı. Gazetelere, televizyonlara bakıyorsunuz hep ama hep negatif örnekler. İnsanların içindeki güzellikleri öldürmek ümit kıvılcımlarını yok etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Aslında başarılı da oluyorlar. Sokaklarda, caddelerde, çarşıda pazarda, işyerinde, konuda komşuda, hısım akrabada, bakıyorsunuz gözlerinin feri kaçmış, hayat sevinci sönmüş, bedbin, karamsar, bunalımlı, stresli, zavallı kurbanlar. Medyamız için yeni yeni konular çıkıyor. Mübarek insanlar sanki kendilerini insanlarımızın yaşama sevincini söndürmekle , içlerindeki ışığı karatmakla vazifeli sanıyorlar. Beri tarafta bakıyorsunuz içleri pırıl pırıl, hiç kirlenmemiş, hep tertemiz kalmış bazı insanlar tek düşünceleri insanlara nasıl faydalı olabilirim, onların sevinçlerine de, gözyaşlarına da nasıl ortak olabilirim diye çırpınmaları. Bakıyorsunuz bütün olumsuzluklar arasında bu güzel insanlar bir nur gibi parlıyorlar. Hayat boyu tek istekleri var, insanlara biraz daha faydalı olabilmek, onların iç dünyasında sevginin, dostluğun, umudun ışığını yakabilmek. Onlar sessiz, onlar patırtı, gürültüsüz, onlar edep dolu, incelik dolu, saygı dolu, aşk dolu.
Hikayeyi bilirsiniz bir veli yolda bir karınca görmüş, selam vermiş sormuş, “Nereye gidiyorsun” demiş, karınca cevap vermiş “Kabe’ye “ demiş. Veli zat sormuş, “iyi ama sen bu ayaklarla Kabe’ye nasıl varacaksın”, karınca cevap vermiş, “Varamayacağımı ben de biliyorum ama ölürken o yolda olmak istiyorum”.
Birgül Hanım, mesele burada. Bu kadar negatiflerle dolu bir toplumda önemli olan yine de o karınca gibi olabilmek. Ama bir kişi, ama on kişi. İnsanlara faydalı olabilmek, onlarla bir sevgiyi, bir güzelliği paylaşabilmek, onlarla beraber gülüp, onlarla beraber ağlayabilmek. İki insanın aynı hedefe bakıp aynı gözyaşını dökmesi ne ürpertici bir olaydır. Ne olur şu bilgiç bilgiç söylenen “Efendim, hangi çağda yaşıyoruz, hayat böyle istiyor” gibi sözleri bir yana bırakabilsek, hep iyinin, güzelin, temiz, asil ve yüce olanın peşinde olabilsek.
Ne olur kirlenmesek, temiz kalsaydık
Dünyanın aldatıcı renklerinden soyunsaydık
Ah...Güvercinler gibi böyle saf
Şadırvanlarda kanat çıpsaydık.
Efendim, hepimiz bir imtihan dünyasındayız. Kimsenin günahı kimseden sorulmayacak. Biz, tek başımıza yargılanacak, tek başımıza hayatımızın her anının hesabını vereceğiz. Falanca şu suçu işlemiş, falanca bu günahı işlemiş, bunlardan bize ne. Bizim vazifemiz sadece ama sadece iyinin, güzelin, temiz, asil ve yüce olanın sesini duyurmak. Biz bu siteyi açtığımız zaman tek düşüncemiz bir kişiye dahi olsa faydalı olabilmekti. Ama şimdi koskoca bir aile olduk. Şükürler olsun, Allah yardım etti. Birtakım güzel insanlar bir sevgiyi, bir dostluğu, bir güzelliği paylaşmak için biraya geldiler. “Paylaşmak ki o en güzel” sözünün ne güzel bir örneğini veriyorlar. Allah onlardan razı olsun. Ben, yaşama sanatının en ince nüansı olarak bu noktayı görüyorum. Yüce Peygammberimiz ne güzel buyurmuş, “Elinize bir meyve fidanı aldınız dikmek için bahçeye gittiniz, dışarıda insanlar koşuyorlar, kaçık, kaçın diyorlar, kıyamet kopuyor. Siz hiç oralı olmayın, sükunetle fidanınızı dikin, dibini sulayın, bırakın kıyamet koparsa kopsun”. Birgül Hanım beni hayatta en çok düşündüren, ürperten Hadislerden biri de budur. Hepimizin üzerinde uzun uzun düşünmesi gereken bir Hadis.
Bir kimse aldığı üç kuruş emekli maaşına bir katkı olsun diye simit satıyor, ne iyi ediyor. Ve o insan ne kadar büyük, ince ve güzel bir insan ki sizin öğrencilerinize aldığınız simide kendi çapında bir katkıda bulunmak istiyor. Yarabbi ne güzel, ne yüce ruhlu bir insan. İnşallah bu mübarek insanın ellerinden öpmek nasib olur. Efendim, simitçiye büyük bir saygı duydum, hayranlık duydum. Bu güzel olayı lütfedip yazdığınız için sitemiz mensuplarına da duyurduğunuz için size çok teşekkür ederim.
Yeni maillerinizi bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Adsız Kahramanlar Yazan Birgül Güven
Cvp: Adsız Kahramanlar Yazan Sabri Tandoğan