Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Nasreddin Hoca'nın Gerçek Kimliği
Gönderen : Çiğdem Seçkin Gürel
Tarih : 2/13/2011 11:52:19 AM


 


Aziz Büyüğüm, Çok Değerli Dostlar,


Hepinizi en güzel duygularla selamlıyor, Sayın Büyüğümüzün sohbet notlarının bir bölümünü daha sunuyoruz.


 


Hayırlı günler...


 


 


 


Çiğdem Seçkin Gürel


 


 


 


 


SAYIN BÜYÜĞÜMÜZ SABRİ TANDOĞAN’IN GÖNÜL SOHBETLERİNDEN NOTLAR-15


 


 


NASREDDİN HOCA                                                                            


29 Ağustos 1999 Pazar


 


Sabri Tandoğan


Nasreddin Hoca bazı gerçekleri mizah yoluyla veren bir tasavvuf büyüğüdür. Verdiği bu mesajlar bütün insanlık alemini kapsamaktadır. O, İslamî, nezih düşünce sisteminin güzel bir temsilcisidir.


Nasreddin Hoca bir gün tamir için 3. kattaki çatıya çıkar, o esnada bir dilenci gelir, yukarı seslenir, bir şeyler ister. Hoca da aşağıya iner dilenciyi içeri alır 3.kata çıkarır ve sonra ona der ki: - Allah (c.c) versin.


Dilencinin buna canı sıkılır. Niye der bu kadar indin sonra da beni çıkardın? Şimdi de böyle söylüyorsun?


Bence o dilenci O’ndan ilim öğrenmek isteyen kimsedir. Hoca bu talebi alınca aşağıya iniyor. Bu demektir ki bir hoca talebenin seviyesine inmedikçe doğru bir eğitim yöntemi izlemiş olmaz. Çünkü herkes dağarcığı kadar alabilir. Hoca üç kat inerek öğrencinin seviyesine iniyor. Sonra öğrenciyi alıyor onu 1., 2. ve nihayet 3.kata çıkarıyor. Yani onu yetiştiriyor ve nihayet kendi seviyesine getiriyor ve ona Allah (cc) versin diyerek sonrası için en güzel yolu gösteriyor.


Hoca bir gün eşeği ile şehre gider, oğlu da yanındadır. Eşeğe hoca binince birisi der ki insafsız adam kendi eşekte, çocuğu yürütüyor, çocuğu bindirse başka birisi zamane çocuğu der, ikisi birden binseler eşeğe yazık değil mi diyen olur. Hoca da bunun üzerine oğluyla eşeği ikişer aşağından tutup taşımaya başlarlar. Bu defa da  çocuklar görür, onlarla eğlenir, alay ederler.


Bu demektir ki nasıl bir yol izlersek izleyelim hayatta daima bizi kınayan insanlar olacaktır. Mühim olan insanın inandığı yolda gerekirse tek başına şerefli bir şekilde yürümesidir. Kendi gideceğimiz en güzel yolu bırakır da insanlara haddinden fazla önem verirsek bizim için başarısızlık ve huzursuzluk başlar. Bütün mesele bu hay huy içinde kendi inandığı yolda medenice sağlam adımlarla yürümektir. Bu yolda birileri kıskanacak, burun kıvıracak alay edecektir bizimle belki ama unutmamak gerekir ki  bunlar da birer imtihandır.


İşte şimdilerde bu modadır, şu yürürlüktedir, o halde ona göre davranmak gerekir demek yanlıştır.


 


 


SABRİ TANDOĞAN


 


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]