HASAN EL BASRİ HAZRETLERİ’NİN MUTLULUK İLACI
Fakirlik ağacı ile tevazu ağacının kökünü al.
Müslüman kişi bu dünyanın fani olduğunu bilir, dolayısıyla dünya için böbürlenmez, kibirlenmez. Şunu bilmeliyiz ki bir gönülde iki ben olmaz. Mutluluğa ulaşmak için önce benlik göstergesi olan kibiri yok etmeliyiz.Müslüman kişi kendisindeki tüm iyiliklerin ve güzelliklerin Allah’dan geldiğini bilir.Kendisindeki hasletlerden dolayı hiçbir zaman gururlanmaz ve büyüklük taslamaz.Tevazu ve edep sahibi olmak, mutluluğa ulaşmanın ilk kapısıdır.
Tevbe eriği ile karıştır.
Tevbe, Allah’a ve yaratılanlara karşı özür dilemektir.Tevbe eden hem Hakk’a, hem halka karşı işlediği günahlar için özür diler ve bir daha o günahlara dönmez.Günah ile mutluluk aynı kapta bulunmaz,bir günahtayken mutlu olmak imkansızdır.Mutluluğa kavuşmak istteyen bir kişi gönlünü günahlardan ve kirlerden temizlemelidir.İyi bir müslüman kendi günahlarını görmekten başkalarınınkini görmeye fırsat bulmaz.
Rıza dibeğine koy.
Rıza kabullenmek, yakınmamak, dert yanmamak, hoşnut ve memnun olmaktır. Rıza iki aşamada gerçekleşir ve kemale erer.
1. Kulun Allah’tan razı olması.
2. Allah’ın kuldan razı olması.
Allah’tan gelen acı şey, tatlı görüldüğü zaman rıza kadehinden yudum yudum tatlı içilir. Allah’ın kulundan razı olması ise bundan sonra gerçekleşir.Kul,Allah’tan razı olmadan,Allah kuldan razı olmaz.
Kanaat tokmağı ile döv.
Kanaat, Allah'ın kendisi için takdir ettiği rızka râzı olmak ve ele geçenle geçinmektir.Hûd sûresi 11’ de “Yeryüzündeki her canlının rızkını Allah üstlenmiştir"buyuruluyor.Allah tüm canlıların rızkını düşünür.Dilerse bol bol verir,dilerse daraltır. Allah ne yaparsa hayırlısını yapar ve en iyisini hakkıyla bilir. Müslüman olarak, kanaatkar olmalı yani elimizdekilerle yetinmeliyiz.Fakat kanaat, "bir lokma bir hırka" şeklinde de anlaşılmamalıdır. Daha fazla kazanmak ve üretmek için gayret göstermek kanaata aykırı değildir. Ancak sınırsız bir kazanma hırsı içinde olmamak gerekir.Bu hususu, İslâm büyükleri "Dünya elimizde olmalı ama gönlümüze girmemeli" diye ifade etmişlerdir.Peygamberimiz kanaatkârlığı, tok gözlülük ve gönül zenginliği olarak değerlendirmiştir.Gönlü tok ve zengin kimse, elindekileri başkalarıyla paylaşmasını bilir.Gözü aç ya da cimri kişi ise, kimseye bir şey vermez, kendisi de yeterince istifade edemez.Böyle birinin zenginliğinin dünyada da ,ahirette de kendisine faydası yoktur.
Takva tenceresine koy.
Takva Allah’ın emir ve yasaklarına uymakta titizlik göstermektir. Kuranı Kerim’de takva, ittika, muttaki kelimeleri 250 defa geçmektedir. Dikenli yolda yürürken, dikenlerden nasıl korunuluyorsa takva sahibi bir insan da haram ve günahlara düşmemek için aynı derecede dikkatli olur. Peygamberimizin deyişiyle helal ile haram arasındaki şüpheli şeylerden harama yakın olması muhtemel konulardan sakınılması takvadandır.
Hayâ suyunu üzerine dök.
Hayâ, utanma, çekinme demektir. Peygamberimiz, “Hayâ, imandandır. Hayâ insana ancak mutluluk kazandırır.” buyurmuştur. Elin, dilin, belin, midenin hayâ perdeleri vardır. Hayâ perdesi, insanı inanç ve yaşayışında haktan ayrılmayı, isyan ve günaha saplanmayı önleyen önemli bir özelliktir. Hayâ ve iffet sayesinde insan, nefsanî kötü huylardan korunur.
Sevgi ateşinde kaynat.
Sevgi, sürekli yakılması ve beslenmesi gereken bir ateştir. Sevgi emek ister.Kâinatın boşluk kabul etmemesi gibi gönül de boşluk kabul etmez.Gönlü sevgiyle doldurmazsan onun yerine kin, haset, nefret, kıskançlık gibi kötü huylar kalbe dolar.Her iyiliğin başı Allah ve Resulünü sevmektir.Dünyada mutlu hayat, ahirette cennetin sonsuz nimetleri bu sevgi sayesinde elde edilir. Müminler de birbirlerini şahsi çıkarları için değil Allah için severler.Sevgili Peygamberimiz “Birbirinizi sevmedikçe gerçekten iman etmiş olmazsınız” buyurmaktadır.Çoğu zorlukların üstesinden sevgiyle geliriz.Sevdiklerimizin varlığı bize yaşama sevinci verir,sevinçlerimizi ve üzüntülerimizi sevdiklerimizle paylaşırız.Sevmek gülü dikeniyle beraber sevmektir.Dikeni sevmeyenler gülden de mahrum kalırlar.
Şükür kadehine koy.
Nimetin itiraf ve ikrar edilmesine şükür denir.İnsanla Allah arasındaki ilişki, imanla başlar, sevgiyle gelişir, nimetlerine şükürle güzelleşir.Zenginliğe şükür infak ve sadaka ile,sağlığa şükür hastayı ziyaretle,ilme şükür onu başkasına öğretmekle gerçekleşir.Şirazlı Sadi'nin dediği gibi,bir insan her nefeste Allah'a iki defa şükür borçludur. Biri soluğumuzu aldığımızda, diğeri de verdiğimizde. Çünkü Allah bir nefes alışverişimizde hayatımızı iki defa bağışlamaktadır.
Umut yelpazesiyle soğut.
İslam inancında umutsuzluk ve ümidi kesmek yasaktır.Zümer suresi 53.ayette “Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok affedici ve merhamet sahibidir.”buyuruluyor. Peygamberimizin amcası Hz. Hamzayı öldüren Vahşi , bu ayetten sonra Müslüman olmuştur. Günahlar ne kadar çok olursa olsun,Allah’ın rahmeti tüm günahlardan daha çoktur ve Allah tövbe edilen her günahı bağışlar.O'nun rahmeti ve bağışlaması her ateşi söndürür.
Hamd kaşığı ile iç.
Hamd kelimesinin tam karşılığı yoktur, Kuran-ı Kerim’e özgü bir kavramdır ve 43 yerde geçmektedir.Hamd kelimesi, şükürden daha genel ve daha zengin bir anlamı ifade eder. Sevgi ve tazimle Allaha yönelip şükür ve övgü anlamı ağırlık basar.Allah'a yalnız sözle değil, fiil ile de hamd etmeliyiz.Hamd ederken onun sıfatlarını düşünmeli, tefekkür yoluyla kemale ermenin yollarını aramalıyız. Peygamberimiz “Elhamdüllah ala külli hal” Her durumda Allaha hamdolsun, buyurmuşlardır. Bu da insan organlarının yaratılış gayesine uygun olarak kullanılmasıyla mümkündür. Bakışımızı her an güzele doğru yönlendirmeliyiz. Güzel bakarsak güzeli görürüz. Olaylara, varlıklara Allah’ın nuruyla bakmalıyız. Beden gözümüzle göremediğimiz güzellikleri kalp gözümüzle görebiliriz.Yüzümüzün hamdi tebessümdür,mutluluk ve huzurun gönülden yüze yansımasıdır. Peygamberimiz daima mütebessimdi. Hamd, ruhları Allah'a bağlayan manevi bir bağdır, insanı Allah ile sürekli irtibatlı bir varlık haline getirir.Hayata güzel ve olumlu pencereden bakmamız ve mutlu olabilmemiz hamd ile mümkündür.
Saygı ve sevgilerimle
Öğrenci