Aziz Büyüğüm, Çok Değerli Dostlar,
Sizleri yine en güzel duygularla selamlıyorum bu güzel Cuma gününde. Ve bütün günlerinizin hayırlar ve esenlikler içinde geçmesi dileğiyle Sayın Büyüğümüzün Şükür Duygusu üzerine sohbet notlarından bir bölüm sunuyoruz.
En içten saygı ve sevgilerle…
Çiğdem Seçkin Gürel
SAYIN BÜYÜĞÜMÜZ SABRİ TANDOĞAN’IN GÖNÜL SOHBETLERİNDEN NOTLAR-18
5 Eylül 1999, Pazar
Sabri Tandoğan
KONU: ŞÜKÜR DUYGUSU
Bütün İslâmi hasletlerin başı şükür duygusudur. Şükür duygusu olmayınca insanlar huzurlu olamıyor, adeta taşlaşıyorlar. Bu sonuca tanıdığım binlerce insanın durumundan vardım ve şunu gördüm ki her güzelliğin anahtarı şükürdür, hâline razı olmaktır.
Allah (cc) bizi toplum içinde îtibar edilen bir insan durumuna getirdi. İşte bu ve pek çok şey bize bir emânettir. Bu emanetin dâim olmasını sağlayan ise şükür duygusudur. Şükürle nimetler çoğalıyor, şükürsüzlükle ise o nimetler birer birer ayakların altından çekiliyor!
Kur’an-ı Kerim’i ilk açınca Besmeleden sonra “Elhamdülillah...” diyoruz. Bu üzerinde düşünülecek olursa çok anlamlıdır...
Bir insan günde 100 kere çeşitli sebepler bulur, insanlara teşekkür ederse bütün iç sıkıntılarından, hastalıklarından, bunalımlarından kurtulur.
Bir arkadaşım yurtdışına bilimsel tebliğ sunmak için gitmişti. Gelince ziyaretine gittim. Bana bir anısını anlattı, çok mânidardı:
Bir gün otelin penceresinden dışarıyı seyrederken karşıdaki manava karpuzla dolu bir kamyon geliyor. Kamyonun üzerindeki bir kişi karpuzları birer birer tutması için yerdeki arkadaşına o da manavdaki arkadaşına atıyor ve karpuzları manava bu şekilde taşıyorlar. Arkadaşım dikkat ediyor, bu üç kişinin hepsi de her karpuz yakalayışında karpuzu gönderen arkadaşına teşekkür ediyor. Bu durum kamyon boşalana kadar sürüyorr, karpuzu her alışlarında birbirlerine teşekkür ediyorlar....
Bu olay üzerinde yıllarca düşündüm. Bence o insanlar birbirlerine her teşekkür edişte yeni bir güç kazanıyorlardı. Teşekkür, insana bir kuvvet, bir güzellik veriyordu. Keşke bizler de minicik bir iyiliğini gördüğümüz insanlara canı gönülden teşekkürler edebilsek. Bunu bir hâl haline getirebilsek…
Hamd ve şükür olmayınca hiçbir şey olmuyor. Bu güne kadar hayatım boyunca
Bir tek lokmayı aşksız yemedim,
Bir tek gülü aşksız koklamadım,
Bir arkadaşımın elini aşksız sıkmadım.
Bunalımlı, stresli insanları inceleyin, göreceğiniz şudur ki onların hepsi de sahip oldukları şeylere burun kıvıran, şükür duygusundan uzak kimselerdir.
Nice nimetlere erişmiş kimselerin hayatına bakıyorsunuz kiminde hiçbir güzellik olmuyor... Niçin? Çünkü şükretmesini bilmiyorlar...
Önemli olan bir dilim kuru ekmeği bile aşkla yiyebilmektir!
Bir değerler kategorisi vardır ki onlara açılan kapının anahtarı şükürdür. Hangimiz sabah uyanınca gözüm görüyor, konuşabiliyorum, düşünebiliyorum, hatırlayabiliyorum, ….. diye düşünüp şükrediyoruz? Kaç insan ailesi için şükrediyor, arkadaşları için, sevdikleri için şükrediyor, televizyonu açınca önümüze gelen güzellikler için, lokantaya girince getirilen yemek için, terziye gidince onun elbise dikmekteki el becerisi için, askerlerimizi görünce fedâkarlıkları için, hocalarımıza emekleri için, şöför kardeşlerimize, mahallemizdeki fırıncıya hizmetleri için şükredebiliyor, teşekkür edebiliyoruz...??
Estetiğin, güzelliğin kapıları şükürle açılır. Bütün güzelliklerin başı şükür duygusudur. Şükreden bir insan hapiste bile olsa mutludur, huzurludur yoksa sarayda bile olsa mutlu değildir.
Allah (cc) cümlemize bütün nüansları ile şükür duygusunun güzelliğini yaşayabilmeyi nasip etsin Efendim.
SABRİ TANDOĞAN