Çok sevdiğim Büyüğüm,
Müsaadenizle.
Bugün sizlerle düşündüğüm bir konuyu paylaşmak istiyorum.
Bazı insanlar vardır; namaz kılarlar, Allah’ın dilediği şekilde karşılığını bulurlar. Bazı insanlar vardır, namaz kılamazlar, ama namaz kılmayı o kadar, o kadar gönülden istemişlerdir ki, kılamadıkları halde, bana öyle geliyor ki namaz kılmanın çok çok üstünde derecelere erişmişlerdir. Doğrusunu Allah bilir. Burada namaz sadece bir örnek; zekat, hac, oruç, iyilik, yardım, her konu için bu geçerli. “Yapılamadığı halde yapmayı gönülden arzulamak” , “yapılması” durumuna göre çok daha ilerilere gidebiliyor...
Son Cumartesi günü bir arada olduğumuz zaman Ahmet Hamdi Tanpınar’dan bahsetmiştiniz. Türk Edebiyatının en kültürlü insanı diye de sözetmiştiniz kendisinden. Bir Ramazan günü, bir camiinin penceresinden insanların teravih namazı kıldığını gördüğünde, içeriye hayran hayran baktığını ve ellerini pencerenin kenarına dayayıp ağlayarak, “keşke ben de onların arasında olabilseydim Allah’ım” dediğinden bahsetmiştiniz.
“Acaba niye içeriye girip namaz kılmadı, ona engel olan neydi” diye düşünen meraklıları onu araştırsınlar, ama ben o kısımla ilgilenmiyorum...
Bir de Efendim, müsaadenizle Münir Derman Hazretlerinin bu konuyla ilgili anlatmış olduğu iki olayı naklediyorum, anlatımına “Ahh deyin ahh” diye başlıyor:
“Ahh!” deyin “Ahh, ahh!..”
Sallallâhu aleyhi ve sellem efendimiz zamânında sahâbeden en genç birisi, mescidden çıkıyorlarmış.
Yirmi beş yaşlarında…
Hep koşarmış Medîne sokaklarında, mübârek çocuk, namaza hep çabuk erişir!.
Câmiye herkesten evvel girer, herkesten evvel çıkarmış.
Bir gün sabah namazına gidiyorlar.
Namaz kılınmış, hemen herkesten evvel çıkmış.
Sahâbelerden yaşlı bir zât da geliyor, bunu görmüş.
Ebu Humeyr ismi bu çocuğun, Sahâbe, ALLAH şefaatına nâil eylesin!.
“Yâ Humeyr”, demiş “namaz kılındı mı?”
“Emmi”, demiş. “Namız kılındı. Rasûllullah selâm verdi. Dua etti. Çıkıyoruz câmiden!
O yaşlı sahâbe: “Yaaaaaaaa!.” (feryad)
ağzından bir duman...
“Duman çıkar mı?”
Ulan çıkar niye çıkmasın. Soğukta “huhhh!” ediyoruz.
At bile çıkarıyor niye çıkmasın?.
Hemen itiraz: “Duman çıkar mı?”
Çıkar!. Gaz da çıkar, duman da çıkar, oksijen de, karbondioksit de çıkar, göremediğin şeyler de çıkar!.
Yılan çıkar, neler çıkar. Her şey çıkar.
ALLAH’ın mâbedi burası, neler diyorsun sen.
“Emmi demiş o kadar üzülme!”
“Vaaaayy!” demiş ihtiyar adam kan kokusu gelmeğe başlamış.
Ebu Humeyr acımış adamcağıza: “Amuca demiş bu kadar üzülme!”
“Şu aaahınan vaaahını ver bana ben namazı verdim sana!” demiş.
Çok dikkat edin aziz cemaat!.
“Verdim gitti!” demiş ihtiyar.
Vermiş. İhtiyar rahat etmiş...
Eskiden namazları da birbirine verebilirlerdi.
Şimdi hiçbir şey verdikleri yok. Çünkü verecek bir şeyisi yok ne versin.
O gece rüyâsında görmüş kendisini.
Demişler: “Bak şurası Rasûlullah sallallâhu aleyhi vessellem’in Firdevs-i a'lâ daki köşkü “ demişler.
Rüyâsında görmüş ki yanında köşkü.
Ebu Humeyr uyanmış sabahtan.
Namazdan sonra Rasûllullah’ın yanına gidiyor. Soracak.
Rasûllullah: “Taal Yâ Humeyr demiş. Gel Humeyr. Sen demiş şu aah vaaahı aldın ya demiş aaahın hürmetine Cenâb-ı ALLAH sana o köşkü verdi!” …
***
Halvanî Hazretleri bir gün uyuya kalmış.
Ezan okunuyor. Gelmiş birisi:
“Yâ Halvanî, Yâ Halvanî demiş. Ezan okunuyor namaza kaldırdım seni!” .
“Teşekkür ederim!” demiş.
Bi de bakmış ki gelen İblis, Şeytan!.
“Şeytan görülür mü?”
Görülür ya.
“Sen gördün mü?”
Gördüm, gel ben her gün göstereyim şeytanı.
“Yavv sen bu iyiliği yapmazsın bana!” demiş.
“Yok demiş geçiyordum burda mışıl mışıl uyuyordun!” .
“Seni zâten kandırmağa imkan yok. Onun için kaldırdım seni” demiş.
“Hele hele demiş senin bunda bir iş var.”
Olurdu olmazdı demiş:
“ALLAH aşkına söyle be!” demiş.
Şeytanın da ALLAH'ı ALLAH . Vazîfesi başka.
Demiş: “Yâ Halvan demiş sen namazı kaçırsaydın bir aaah çekecektin ya demiş o aaah bu namazdan daha kıymetli olduğu için kıskandım da seni namaza kaldırdım!” .
O aaah yok mu oğlum: “Aaah Yâ RABBi!”
Bir de göz yaşı geldi mi amaaan!..
Efendim hürmetle Ellerinizden öperim. Tüm Gönül Dostlarına saygı ve sevgilerimi sunarım.