Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Muhteşem bir mail
Gönderen : "Öğrenci"
Tarih : 3/18/2011 11:55:56 PM


 


ÇANAKKALE  ZAFERİ


 


 


Bugün 18 Mart 2011, Çanakkale Zaferi’nin 96.yıldönümü. Çanakkale Zaferi, topraklarımızı işgal eden ve Türk milletini yok etmek isteyen batı medeniyetinin silah  gücüne  karşı, iman gücüyle kazanılmış ve tarihimize altın harflerle yazdığımız büyük bir zaferdir.


 


Çanakkale Savaşı, iki ayrı medeniyetin karşı karşıya gelmesiydi. Bir yanda makine ve para gücünü arkasına almış,insanlık değerlerinden sıyrılmış vahşi ve insafsız batı medeniyeti; diğer tarafta en güçlü olduğu zamanlarda bile insanlığını yitirmemiş Türk-İslam medeniyeti.


 


İki medeniyet arasındaki farkı, her gün olaylar hakkında küçük notlar alan  resmi savaş muhabiri Cherles Bean, 29 Nisan 1915 tarihinde şu  satırlarla anlatıyordu:


Her gün kampa Türk esirler getiriliyor. Avustralyalıların esirlere hayli kötü gözle baktıkları kesin... Bu yüzden bizim Avustralyalılar eğer ellerinden geliyorsa, esir almayıp yaralıları öldürme yoluna gidiyorlar.


Resmi savaş muhabiri Bean’in günlüğünde insanın tüylerini diken diken eden en önemli ayrıntı ise, maalesef Türk esirleri canlı canlı yaktıklarını itiraf ettiği satırlar. Bean, 8 Ağustos 1915 diye başlayan satırlarına şöyle devam ediyor:


Bugün Pazar. Bu topraklara ayak basalı 15 hafta oldu... Bugün hayatımda gördüğüm en alçakca davranışlardan birine şahit oldum. Sığınağımın hemen karşısında 100 kadar Türk ile 2 Alman esirin barındığı tutukevinin çevresine benzin döküp tutuşturuldu... Türklere çok yakın gelen dev alevler karşısında zavallı esirler tutukevinin en uç köşesine üşüştüler ama acı akıbetten kurtulamadılar...Bu görüntüyü seyredip gülüşenler arasında İngilizler de Avustralyalılar da vardı. Bu işi yapanların ağzını burnunu dağıtacak onurlu bir kişi yok muydu acaba? Aynı iş dün de yapılmıştı çünkü...


Bu esirlere yapılan muamele insanın yüzünü kızartacak derecede. Oysa bildiğimiz kadarıyla Türkler esir düşen asker ve subaylarımıza olağanüstü iyi davranıyorlar...


 


Yine Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nden çıkan bir belge de , savaşla ilgili korkunç bir gerçeği ortaya çıkarıyordu: İtilaf Devletleri Mehmetçiğe karşı kimyasal silah kullanıyor. 10 bin askerimiz kayıplara karışıyordu.


 


Cherles Bean’in günlüğünde yukardaki dehşetengiz olaylar anlatılırken aşağıdaki insâni davranışlar da kaydediliyor:


4 Mayıs: Türkler, Kabatepede yaralılarımızı teknelerimize yüklememize izin verdiler. Bütün bu tahliye yükleme sırasında hiç ateş etmediler... Bugün öğleden sonra saat 14.00te donanmaya ait bir tekne, beyaz bir bayrak çekmiş olarak yaralıları toplamaya geldi. Türkler, teknenin gelip yaralıları almasına, sonra yeniden denize açılmasına izin verdiler...


 


Bu davranış bile iki medeniyet arasındaki davranış farklılığı gözler önüne sermek için yeterlidir.


 


Çanakkale savaşı,geçmişte kalan bir savaş değildir. Bugün ülkemizde  büyük bir ahlaki çöküntüyle beraber, içki, sigara, uyuşturucu madde gibi insan bedenini ve ruhunu çürütücü ne kadar zararlı alışkanlıklar varsa hepsi yayılıyor. Şu anda Çanakkale savaşı devam ediyor. Bu savaş beynimizin içinde. Televizyonu her açtığınızda, gazeteyi her elinize aldığınızda, sokağa çıktığınızda, her yerde bu toplumu ayakta tutan tüm değerlere karşı büyük bir savaş var. Bu savaşta mermi yerine düşünceler, propagandalar, yalanlar kullanılıyor.


Topraklarımızı, madenlerimizi, doğal kaynaklarımızı savaşla alamayanlar, şimdi bunları satın alarak  alıyorlar. Bunu da demokrasi, küresel yatırım,ekonomik gelişme gibi süslü laflarla yapıyorlar. Türkiye büyüyor, gelişiyor diyorlar. Yabancıların elinde bir ekonomi dünyanın en büyük ekonomisi olsa neye yarar. Siz milli kimliğinizi,tüm kültürel ve manevi değerlerinizi unutun, artık küresel değerler var, bunlara göre yaşayın, işte medeniyet budur ! diyorlar.


İnsanları avutmak için de yurt dışında pişirilip önümüze konulan ılımlı İslam'ı  kullanıyorlar.


 


İnsanlarımızı kimlik ve kişilikleriyle birlikte kendilerine getirmek, özlerine döndürmek için bir dayanağa, bir tutanağa ihtiyacımız var. Bunun için  gerekli ruh Çanakkale’ dir. Çünkü Çanakkale, Mehmetçiğin kan ve kin deryasında bile kendini yitirmediği, insanlığını unutmadığı, manevi değerleri hep önde tuttuğu bir yerdir.


 


Vatanı olmayanın, dini de olmaz.Türk milleti,dinine, vatanına,bağımsızlığına her zaman sahip çıkmıştır ve çıkmaya da devam edecektir...  


 


 


 


 


 


 


Saygı ve sevgilerimle


Öğrenci


 


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Muhteşem bir mail Yazan "Öğrenci"
Cvp: Muhteşem bir mail Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]