Bazen dusunuyorum da dunyadaki en zor sanat insan olma sanati dir herhelde diyorum kendi kendime. Cocukken , kucukken bir buyuk olsam diye hayiflanir insan. 20li yaslardakiler kocaman 30undakilerden sonrakiler ise yasli gibi gorunur gozune. Hele birde 40ini gectiyse…Buyuklerin sozu hep dogrudur, kararlari hep dogruymus gibi gelir. Yanlis yapmazlar yapmamalilar diye dusunur minik akliyla… Bir bilseler…
Insan olmak zor gercekten. Hele insan iliskileri iyicene zor, icinden cikilmaz bir hal aliyor bazen. Bir aralar sirf bu yuzden psikoloji okumaya karar vermistim. Belki daha iyi anlayabilirim tum insanlari diye… Herkesi mutlu etmek, herkes tarafindan sevilmek yada herkesin istedigi gibi olmak diye birsey sozkonusu bile degil. Iste burada celiskiler, anlasilamamalar, sevgiler, sevgisizlikler, kirginliklar, begenilmek ya da begenilmemek korkulari devreye giriyor. Yapilan ve yapilacak en buyuk hata ise insanlar tarafindan begenilmek, kabul gormek icin davranislari sekillendirmak oluyor.
Basarinin sirri ise surada: her davranisi , her haraketi Allah rizasi icin onun istedigi sekilde yapmak. O anda takdir edilmeseniz ,kabul gormesenizde bir gun hakliliginiz anlasilacaktir merak etmeyin.
Bakin burada uzun yillar once sevgili annecigimin basindan gecen bir olay aklima geliyor. Unutamadigi bir anisidir. Paylasmak isterim.
Ben iki yaslarinda olduguma gore annecigim de 22- 23 yaslarinda olmali.. Babamin memuriyetteki ilk tayin yeri Zonguldak – Catalagzi’na tasinmisiz. Kucucuk bir kasaba , bir ev tutulmus , yerlesmisiz. Annemin ilk uzaklara gidisi , aileden ayri ilk yalniz kalisi. Onceleri, babamin muduru olan bey ve hanimi ilgileniyor bizimle.. Fakat bir sure sonra annem hoslanmiyor durumdan. Cunku mudur beyin hanimi surekli birlikte olunsun istiyor. Temizlik yapacak, yemek yapacak, misafirleri geliyor yardim edilecek hep annemi yaninda istiyor. Annem bakiyor ki bu isin sonunda kendi evine ve ailesine zaman ayiramayacak, ustelik bos konusmalarla gecen gunler, anlamsiz misafirlikler de hosuna gitmiyor, sohbet uymuyor, yavas yavas cekiyor kendini… Yardima cagrildiginda isinin oldugunu, musait olmadigini soyluyor gitmiyor .. Sonuc , birden heresy ters donuyor. Sikayetci olunuyor , dislaniyor onlarin istedikleri gibi olmadigi icin. O ise minik yuvasinda mutlu esi ve cocugu ile…
Bir gun canhiras cigliklar duyuyor. Bakiyor mudur beyin evinden geliyor cigliklar, Karsilikli oturduklarindan hemen firlayip kosuyor. Bir bakiyor ki mudur beyin hanimi camdan atlayip intihar etmeye kalkismis. Hemde cocuklarinin gozu onunde. Fakat cam kirilmis bilekleri kesilmis. O aciyla atlayamamis odanin ortasinda bir kan golunun icinde ayakta duruyor. Feryad ile kolarrini salliyor, kanlar heryere oluk oluk akiyor. En buyugu orta okula giden en kucugu ise 6 aylik bebek olan cocuklar donmus buz gibi gozlerle bakiyorlar. Komsular toplanmis kimse yanasamiyor. O yaklasmayin atlarim kendimi diye bagiriyor. Annem icinden “Allahim bana yardim et, senin rizan icin yardim retmem gerekli bismillah “ diyor kanlara basarak iceri giriyor. Etrafa soyle bir bakiyor bebegin mama onlugune ve hanimin tulbentine gozu ilisiyor onlari kapiyor birkac saniye icinde, yumusak bir sesle konusarak yavas yavas hanima yaklasiyor. Hadi uzat kollarini , sonra konusuruz, bak cocuklar burda , hadi lutfen diyerek hanimin ellerini tutuyor kollarini dirseklerinin uzerinden mama onlugu ve tulbent ile iyice bastirarak bagliyor. Oyleki kan kesilsin. O arada beyine haber veriyor komsular , cagrilan ambulans geliyor. Hastayi alip goturuyorlar ve kalabalik dagaliyor. Annem uc cocugu da alip bize getiriyor, yikayip temizliyor, doyuruyor kucukleri uyutuyor. Buyugu oyaliyor ders yaptiriyor. Sonunda hastaneden iyi haber geliyor, hasta kurtuluyor. Doktorlarin soyledigine gore kollari baglanip tampon yapilmasa kan kaybindan gidermis Zonguldak’taki hastaneye yetisene kadar.
Kadincagiz iyilesip evine donene kadar cocuklar bizde kaliyor, mudur bey de yemeklerini bizde yiyiyor. Anneme de cok tesekkur ediyor haniminin hayatini kurtardigi icin. Bir hafta on gun sonra hanim evine donuyor. Anneme sariliyor ve diyor ki: “Ozur dilerim ben seni anlayamamisim. Her istedigime evet demedin diye sana darilmistim. Oysa sen kotu gun dostu imissin. Hani nerde iyi gunumde hep yanimda olup evimden cikmayanlar. Biri bile gelmedi hatrimi sormadi. Beni affet” ve cok iyi dost oluyorlar sonra….
Iste boyle, bu hikaye beni cok etkilemistir. Ilk olarak annemin gosterdigi sogukkanlilik. Bilmem ben 22 – 23 yasinda bu kadar kararli ve sogukkanli olabilirmiydim.Hatta simdi olabilirmiyim?. Allaha siginirsam belki.
Ikincisi kendi karakterinden , kisiligindan , degerlerinden, maneviyatindan , ailevi yasamindan odun vermeden dogru bildigin sekilde davranmanin onemini anlatir bana. Allah rizasi icin de iyilikten kesinlikle kacinilmamasi gerktigini, ihtiyaci olan kim olursa olsun , gerektiginde Allah rizasi icin tereddutsuz yardima kosulmasi gerektigini gosterir... Gurur, hirs , kin ve kusluklerin bizim icin olmadigini anlatir.
Tum insanlarin mayasi iyidir aslinda… Zaman, mekan, yasadiklari olaylar, icinde bulundukleri cevre, cektikleri izdiraplar ya da karsilastiklari kotulukler onlari etkilemistir. Biz iyi yonleri orataya cikaran birer ayna olmaliyiz onlar icin. Bize baktiklarinda hep iyilikleri gormelilie. Kotulukler ise aynanin icinden gecip arkasindaki siyahlikta kaybolurmus gibi yokolmalilar. Unutmayalim iyilik iyilik getirir.
Sevgi ve saygi ile ellerinizden opuyorum. Tum dostlara sonsuz sevgi ve tesekkurler hayati ve guzellikleri paylastiklari icin
Ozden CICEK
Creative Wood Painting Lady
Dubai
www.ozdencicek.com
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
İnsan Olma Sanatı Yazan Özden Çiçek
Cvp: İnsan Olma Sanatı Yazan Sabri Tandoğan