Merhaba Sabri Amcam,

Bir dersimiz gereği hocamız Tubitak kitaplarından birini seçip okumamızı istedi. Bende “Doğanın Gizli Bahçesi” adlı bir kitap seçtim. Kitapta karıncalarla ilgili okuduğum kısımlar o kadar ilginçti ki! Bu küçücük canlıların yaşamları ilkel bir yaşayıştan ne kadar da uzakmış. Farklı cins karınca türlerinin yaşayışları kendi içlerinde değişiyor. Bir kraliçe karınca 500.000 karıncalık kolonisini tek başına kuruyor, bu büyük karınca kanatlanıyor önce, havaya yükseliyor ve birkaç erkek karınca ile çiftleşiyor. Çiftleştikleri erkek karıncalar hemen ölüyor. Sonra kraliçe karınca toprağa iniyor, kanatları ek yerlerinden düşüyor, sonra beslenebildikleri mantarlardan yetişen bahçelerden arıyor. Bulunca toprağı kazmaya, evini kurmaya başlıyor. Larvalarını kazdığı toprağa bırakıp farklı büyüklükteki karıncalar büyüyorlar. Küçük boylu karıncalardan daha çok olması gerekiyor. Eğer bu karıncaların oranlarında ufak oynamalar olursa koloni hiç oluşmadan bitiyor. O kadar ince bir hassasiyetle evlerini kuruyorlar ki inanılmaz. Doğan her karınca görevini biliyor; bahçeyle ilgilenen karıncalar, düşmanla savaşan karıncalar, düşmanın onları yeneceklerini anladıklarında kendilerini feda edecek karıncalar, kraliçe öldükten sonra yerine geçecek dişi karıncalar, yemek toplayan karıncalar, …İnsanların yaşamlarının küçüğü onların yaşamları. İşçi karıncaların yeni doğmuş yavruların ipeklerini nasıl kullanarak mantar bahçesine bakım yaptıklarını okuyunca gerçekten şaşırdım ve aklıma şu soru geldi. Neden Allah bu minicik canlıları sadece ilkel bir yaşayışla yaratmamışta bu kadar gelişmiş yaşayışlara sahip olacak şekilde yaratmış? Karıncalar bu dünyanın işleyişinde çok önemli yere sahipmiş. Allah istese bu işleyişi devam ettirecek şekilde fakat basit düzeyde yaşayan canlılar olarak da yaratabilirdi onları, acaba neden böyle yaratmadı? İnsanlara vermek istediği mesaj nedir?

Sevgi ve saygılarımla hürmetle ellerinizden öperim.

Merve

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :