Dağda özgürce yaşayan bir inek, bir beygir, bir eşek, dağılıp insanların arasına karışarak ne yaptıklarını öğrenmeye ve beş yıl sonra buluşmaya karar vermişler. Her biri başka yöne yola çıkmışlar.
Beş yıl sonra buluşma yerine önce inek ile beygir gelmiş.
Her ikisi de perişan bir haldeymiş, zayıflamışlar, dişleri dökülmüş, kamburları çıkmış, adeta çökmüşler.
Beygir sormış: "Nedir bu halin inek? "
İnek iç çekerek anlatmış:
"Bu insanlar çok merhametsiz. Beni durmadan birbirlerine sattılar. Alan sütümü sağdı. Bir inek daha varmış, onu yanıma koyup çifte koştular, aç bıraktılar. Canımı zor kurtardım kardeş." demiş.
Sonra beygir anlatmaya başlamış:
"Benim de ağzıma bir demir parçası geçirdiler, ağzımı açamadım. Üzerime bindiler. O indi öbürü bindi, o indi öbürü bindi. Binmedikleri zamanlar zincire vurdular. Belim çöküp de onları taşıyamaz bir hale geldiğimde
arkama kocaman bir araba bağladılar, bu sefer birçoğunu birden taşımaya başladım. Ben onları taşıdıkça kırbaçladılar. Canımı zor kurtardım, inek
kardeş." demiş.
Ve uzaktan eşek gözükmüş.
Eşek neşeli bir şekilde ıslık çala çala geliyormuş. Mutluymuş, şişmanlamış, tüyleri parlamış, gözlerinin içi gülüyormuş.
İnek ile beygir, "Nedir bu halin, neler oldu ?" diye merakla sormuşlar. Eşek anlatmış:
"Bir yere vardım, birisi bağırdıkça insanlar onu alkışlıyordu. Ben de yüksekçe bir yere çıkıp bağırdım. Benim bağırmamı bilirsiniz, duyan benim yanıma koştu. Onlar geldikçe ben daha çok bağırdım..."
"Sonra?.."
"Sonra beni oraya başkan seçtiler..."
"Yani sen başkan mı oldun?.."
"Evet... Bir şey yapmama gerek kalmıyordu, ben bağırdıkça onlar 'Memleket seninle gurur duyuyor' diye alkışladılar. Yiyecek çok şey vardı. Ben ise yedim bağırdım, yedim bağırdım.."
"Pekii... Senin eşek olduğunu anlamadılar mı?..."
Eşek yanıtlamış:
"Yarısı anlamadı. Diğer yarısı anladı ama diğerlerine anlatamadı..."
Saygı ve sevgilerimle
Öğrenci