Sayın “Hayat”,
13.4.2011 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, farzedin bir arkadaşımızla konuşuyoruz. Sizin tabirinizle bir şeyleri paylaşıyoruz. Mesela bir şahıs hakkında konuşuyoruz. Öyle sözler söyleniyor ki o şahıs bunları duysa çok üzülür, kırılır, incinir. İşte bu dedikodudur. Örnek vereyim: Bir arkadaşımızla bir şahıs hakkında konuşuyorsunuz. “Aman,” diyorsunuz “o sünepenin birisi. Ne doğru dürüst giyinecek bir şey alır, ne de giydiğini yakıştırır. Bol bol para harcıyor giyim için ama hiçbirini yakıştıramıyor.” İşte yavrum o şahıs bunları duysa çok üzülür. Bu dedikodudur. Ama bir şahıstan öyle bahsediyorsunuz ki onun inceliklerini, zarafetini, asaletini anlata anlata bitiremiyorsunuz. Ona karşı içiniz sadece hayranlık dolu. Kısa bir süre onu göremeseniz yüreğiniz titriyor. İşte bu dedikodu değildir. Bilmem anlatabildim mi? Ama hele günümüzde iki kişi bir araya geldi mi nefisler yarışıyor sanki. Onlara göre tüm güzellikler kendilerinde...
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Dedikodu en büyük günahtır Yazan "Hayat"
Cvp: Dedikodu en büyük günahtır Yazan Sabri Tandoğan