Sayın Hatice Hakeri,
6.12.2006 tarihli mailinizi aldım. Efendim, yine çok önemli bir konuya değinmişsiniz. Şüphecilik. Şüphe, öyle bir konumda duruyor ki bazan faydalı bazan zararlı oluyor. Tıpkı yemeğe konan tuz gibi. Hiç tuz koymadığınız zaman, o yemeği yemek güç oluyor, ama çok tuz konulduğu zaman önce yemeğin tadı kaçıyor, zift gibi oluyor, sonra da sağlık için zararlı oluyor. İnsan için şüphe de öyle. Hiç şüphe etmemek bazan insanı aptallık, salaklık çizgisine getiriyor. Ama herkesten, herşeyden şüphe etmek de insan yaşamını altüst ediyor. Ortaya karanlık tablolar çıkıyor. Bu hem bize zarar veriyor, hem de bize iyiniyetle, sevgiyle, saygıyla, edeple yaklaşan insanları kırıyor, incitiyor.
Bu durumdan kurtulmanın çaresi nedir, şimdi bu konuya gelelim. Aslında mailinizde çok ince bir nüans var. Kısmen soru yanıtlanmış bile. Çocukluk günleri diyorsunuz. Fazıl Hüsnü bir şiirinde
“Çocuk muyuz, ah keşke çocuk olsak
Mavi temaslar ellerimizde kalıyor
Ne çabuk kırılıyor mevsim denen oyuncak”
diyordu. Burada önemli bir nokta var. Çocukluk günlerine dönüş bizim aynı zamanda ruh safiyeti içinde tertemiz, bembeyaz, günler, geceler geçiriyor olmamızın bir simgesi mi acaba? Çocukken herşey daha renkli, daha güzel oluyor, daha anlamlı olyor. Aynı şekilde bugün de tam bir ilahi teslimiyetle olayları, insanları aynı ruh temizliği içinde algılayabilsek o zaman daha iyi olmaz mı? Teslimiyet halinde Azize Annenin dediği oluyor: “Çekil aradan, kalsın Yaradan”. Bizi hayatta asıl yoran, üzen, yıpratan hususlar hep bu dedim, dediler, şu şunu yapmış, bu bunu yapmışlar olmuyor mu? Nasıl bir tiyatro sahnesinde, bir sinemada sanatçılar üstlerine düşen görevi yapıyorlarsa bizler de öyle değil miyiz? Mesele şurada, Kenan Rıfai bunu ne güzel özetlemiş: “Sen seyrancısın, seyranına bak”. Gayet tabi birileri bizi üzecek, birileri sevindirecek. Bunu çok doğal karşılamak lazım. Eskiler bunu ne kadar güzel başarıyorlardı. Nakışı değil, nakkaşı görmek ne güzel bir olaydır. Bugün bizi huzura, mutluluğa, güzelliğe götürecek yol ortada. Biz de Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri gibi düşünebilsek
“Deme neden o öyle
Yerincedir o öyle
Bak sonunu seyreyle
Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler”
Bunu ne zaman hayatımıza uygulayabilirsek, günlük hayatımızda yaşayabilirsek hayat o kadar güzel, o kadar anlamlı olacak. Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Şüphe ne kadar doğru? Yazan Hatice Hakeri
Cvp: Şüphe ne kadar doğru? Yazan Sabri Tandoğan