Merhabalar, değerli hocam ve cümle dostlar okuduğum bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. Selamlar, saygılar...
Geçmişten Bir Hatıra...
"Bir Mevlânâ Aşıkı Mehmet Dede" Refii Cevat Ulunay'ın 1953 yılındaki yazısından bir hatıra...
Ankaralı Mehmed Dede 89 yaşındadır. Ankarada emlâki, hısım akrabası olduğu halde ömrünü burada hücresinde bitirmek üzre vukû bulan ricası is’af edilmiş ve bu Mevlâna âşıkının hücresinde ikametine müsaade edilmiş.
Çift kapılı hücreye girdik. Her taraf tertemiz…bir kenarda bu doksanlık Pîr’in aşk ateşi ile yanan ihtiyar vücudunu dinlendirdiği şiltesi bükülü duruyor. Ocak vazifesini gören yerin yanında erkân minderinde Mehmed Dede diz çökmüş; istiğrak halinde gibi gözleri aralık oturuyor…Artık iradesine itaat etmeyen romatizmalı bacaklarını tahrik etmeğe çalışarak bize kıyam eylemek istedi. Fakat muvaffak olamadı…
-Affediniz romatizma…ihtiyarlık…kametimi büktü…
yer gösterdi.
Çehresini tetkik ediyorum: Süt gibi beyaz bir sakalın çerçevelendirdiği bu simâda vuslâtına nâil olmuş bir âşıkın sâkin tebessümü var.
Biliyorum ki türbe kapandığı zaman somat için oraya üşüşenler aç kalmak, açıkta kalmak korkusu ile dağılmışlar…
Mehmet Dede kalmış!
Onun bu büyük âşkını söyletmek için ona Mevlânâ’dan bahsettim.
Gözlerinde bir bahar güneşinin altın ışıkları parlar gibi oldu. Bu âşk rüzgârının ruhunda esen sağnağı asil başını göğsüne doğru indirdi. Mevlânâyı bu kadar derin bir âşk ile sevmenin gururunu göstermekten çekiniyormuş gibi sustu ve düşündü.
Kim bilir aralarında neler vardı.
Kalbinin hassas tellerini ihtizaza getirecek sözler söyledim. Bulanık nazarlarını yeşil kubbeye doğru çevirdi, hafif bir inilti ile:
-O, karıncasından vazgeçmiyor! dedi.
Elini öpüp hücreden çıkarken hayatımda yegâne gıbta ettiğim fâni Ankaralı Mehmed Dede olmuştu.