Merhaba Sabri bey,
Daha önce fikirlerinizle bana çok yol gösterdiniz. Bunun için size tekrar teşekkür ederim. epeydir kafamı kurcalayan bir konu var. Bana değerli fikirlerinizi iletirseniz çok sevinirim.
Son olarak “Aşkın göz yaşları “ isimli bir kitap okuyorum. Mevlana ve Şems’i konu almış. Siz de bilirsiniz; Şems Mevlana’yı Rum meyhanesine gönderiyor ve oradan şarap alıp gelmesini söylüyor. Mevlana bunu kabul ediyor ve bütün Konya halkının gözleri önünde şarabı Şems’e getiriyor. Şems ona sınavı geçtiğini söylüyor. Burada Mevlana’nın geçtiği sınav tam olarak nedir ? Aslında olmadığı bir kişi (yani Mevlana şarap içmiyor) gibi davranmak zorunda kalıp, insanların fikirlerini önemsememeyi mi öğrenmelidir ? Gururunu yenmek mi yoksa ? İnsanların onu aslında olduğundan daha farklı düşünmesine rağmen, sadece kendini bilmek mi yeterlidir yoksa ? Kendini yenmek (egonu, nefsini ) olduğundan farklı algılanmayı önemsememeyi de kapsar mı ? Eğer öyle ise bunun zor olduğunu, iç acıttığını biliyorum. Bu iç acısı insanın kendini bulma yolunda faydalı mıdır sizce ?
Beni aydınlatırsanız sevinirim.
Saygılarımla,
Neslihan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Bir kimseye bağlanıldığı zaman bunun münakaşalardan uzak olması gerekir Yazan Neslihan
Cvp: Bir kimseye bağlanıldığı zaman bunun münakaşalardan uzak olması gerekir Yazan Sabri Tandoğan