Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Cvp: Şükrün Güzelliği
Gönderen : Sabri Tandoğan
Tarih : 12/8/2006 3:37:55 PM


Sayın Çiğdem Seçkin Gürel,


8.12.2006 tarihli mailinizi aldım. Efendim, mailinizde çok önemli, bana kalırsa hayatın en önemli meselesine değinmişsiniz. Konu beni her zaman heyecanlandırır, çünkü ben hayatın ancak şükür duygusuyla güzelleşebileceğine bütün kalbiyle inanan bir insanım. Şükür olmayan insanlarda sosyal statüsü, ekonomik durumu ne olursa olsun mutlu olabilen, çevresini mutlu edebilen hiçkimseyi görmedim. Bencil insanlar, egoist kimseler, hep bana diyenler hayat yolunda ömür boyu kendi yalnızlıklarıyla başbaşa kalan ve yaşayan kimselerdir. Bu durum bütün zamanlar ve mekanlarda, bütün insanlar için değişmeyen bir kanundur. Sizin de buyurduğunuz gibi bir Viyana’lı psikolog diyor ki “Günde yüz kere teşekkür edebilmek bir insanı birçok sıkıntılardan, bunalımlardan, streslerden, hatta hastalıklardan alıkoyar”. Teşekkür etmek, şükredebilmek insanı mutluluğa, yaşama sevincine, pırıl pırıl bir hayata götüren ilk adımdır. Güzelliklerin kapısı teşekkürle açılır. Danıştay’da çalışırken bir arkadaşım vardı. Rahmetli Selahattin Palay. Yaşı benden büyüktü. Ona hep sevgi ve saygı duyar, “Selahattin Ağabey” diye hitap ederdim. Bir dönem Danıştay’ın aynı dairesinde aynı odada beraber olarak çalışıyorduk. Orada o vesileyle sevgili ağabeyimi daha yakından tanımak fırsatını buldum. Ve hayat boyu onun kadar şükreden, şükrü bir şiire, bir güzelliğe, bir estetik olaya çeviren başka  kimse görmedim. Her sabah odanın kapısından girerken selam verir paltosunu çıkarır, çalışma masasına doğru gider oturmadan önce çalışma masasını öperdi. “Allah’ım” derdi, “Sana şükürler olsun. Benim çocukluk arkadaşlarım şimdi Kozan’da binbir sıkıntı içinde çırpınırken Sen lütfettin, bana Danıştay üyeliğini nasib ettin. Sana  nasıl şükretsem bilmem ki” der, koltuğuna öyle otururdu. Nur içinde yatsın. Allah’ın selamı, Peygamberin şefaati üzerine olsun.


Yeni bir çorap giyerken bile birçok defalar şükreder, “Allah’ım bana ayak verdin, çorap giyebiliyorum, imkan verdin o çorabı satın alabliyorum, sağlık verdin o çorabı giyebiliyorum sonsuz şükürler olsun” derdi. Bir gün heyetten çıkmıştık, odamıza öğle tatili için gidiyorduk. Bana döndü Sabri dedi, “Sen kurufasulyayı çok seversin, ben akşam pişirdim, buyur eve gidelim beraber yiyelim”. Doğrusu kim böyle güzel bir teklife hayır diyebilirdi? Beraber Danıştay’dan çıktık eve gidiyoruz. Ev, Maltepe nokta durağına çıkan yolun başında, Ankara’nın ilk yapılan binalarındandı, epey eskimişti. Merdivenlerinden çıktık, kapının önüne geldik, Selahattin Bey cebinden anahtarını çıkardı kapıyı açarken “Allah’ım sana sonsuz şükürler olsun, bana kira da olsa oturabileceğim, sevdiğim bir misafirimi ağırlayabileceğim bir ev nasib ettin” dedi, kapı açılırken öptü. İçeri girdik. Ellerimizi yıkamak için lavaboya gittik. Selahattin Bey, elini yıkamadan önce lavaboyu öptü. “Allah’ım” dedi, “Sana şükürler olsun, elimi rahatça yıkayabileceğim bir lavabo nasib ettin”. Sonra bana döndü, “Sabri’ciğim” dedi, “biz çocukken elimizi yıkamak için musluğun önünde kuyruğa girerdik”. O günün bende uyandırdığı nezih ve ince duygular bir ömür boyu içimi ısıttı, gözlerimi yaşarttı. Hep tertemiz, bembeyaz bir hatıra olarak kalbimde saklı kaldı.


Çiğdem Hanım, Allah bize öyle güzellikler nasib etmiş ki herşeyden önce güzel, çok güzel, inanılmayacak kadar güzel bir dünyada yaşıyoruz. Yeryüzü dağlarıyla, denizleriyle, bembeyaz bulutları, gece parıldayan yıldızlarıyla, kuşları, çiçekleri, kelebekleriyle, nice doyumsuz güzellikleriyle bir cennet değil mi? Sonsuz şükürler olsun. Biz bu çıldırtıcı güzellikleri görebiliyoruz, işitebiliyoruz, hissedebiliyoruz. Allah ekmek veriyor yiyoruz, hava veriyor teneffüs ediyoruz ve en güzeli içimizdeki sevgi duygusuyla bu cennet yeryüzünü tek istisna olmadan insanlarıyla, hayvanlarıyla, bitkileriyle, eşya ve cemadatıyla sevebiliyor, bunların hepsini Muhammedi bir aşkla kucaklayabiliyoruz ve “Allah’ım Sen ne güzelsin, ne büyüksün, ne yücesin diye şükredebiliyoruz.


İşte böyle Çiğdem Hanım, bütün güzellikler şükürle başlıyor, bütün kapılar şükürle açılıyor. Allah bu güzellikleri tatmayı ve yaşamayı bütün insan kardeşlerimize nasib etsin. Yeni maillerinizi bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.


Sabri Tandoğan


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Şükrün Güzelliği Yazan Çiğdem Seçkin Gürel
Cvp: Şükrün Güzelliği Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]