Sayın İlknur Hanım,
11.5.2011 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, lokanta, garson ve patron konusunda yazdıklarınıza aynen katılıyorum. Az bile yazmışsınız. Ne oldu bu adamlara? Biliyorsun bizim bir gurubumuz var, otuz kişilik. Her cumartesi bir lokanta değiştiriyoruz. Bir süre Göksu Restorana gittik, garson Murat Bey ve garson Cem Bey dışında sonraları herkesten öyle kötü muammele gördük ki bir dayak yemediğimiz kaldı. Ne oldu bu lanet adamlara? Kendilerini ne sanıyorlar? Allah belalarını versin. Sonra iki lokanta daha değiştirdik. Aynı namertlik, aynı alçaklık, aynı şerefsizlik. Hele Turan Güneş Caddesindeki Urfalı Hacı Mehmet’ten öyle bir muammele gördük ki lokantacılık tarihinde bir misli yoktur. Oturduk, efendi gibi siparişlerimizi verdik. Önümüze hiç istemediğimiz, hele benim tiksindiğim şeyler de getirdiler. İçimizde böyle sipariş veren bir kişi dahi yoktu. Herhalde dedik yeni geliyoruz diye bize kendiliklerinden ikramda bulunuyorlar. Sonra ne oldu biliyor musunuz? Bütün o ikramların hesabı faturaya dahil edildi. Yuh doğrusu. Böylesi dünyada görülmemiştir. Ben söyleyecek kelime bulamıyorum. Ama lokantacılık adına utanç duyuyorum. Tabi otuz kişi birden o lanet lokantanın önünden geçmemeye tövbe ettik. Demek ki bu adamlar öyle çok kazanıyorlar ki bu para onları şımartıyor, azgınlaştırıyor, kudurtuyor. En iyisi bildik bir yer olmadıkça hiçbirine gitmemek…
Geldik öbür soruya: Bir yakınıma aynı şeyi söylemişlerdi. Bu çocuk doğarsa sakat bir doğum olur, diye. Fakat o yakınım dinlemedi. Allah’ın verdiğini nasıl tıbben öldürebiliriz dedi. Her şeyi göze aldı, doğum yaptı. Vakti gelince nur topu gibi bir çocuk dünyaya geldi. Bu nedenle bu gibi durumlarda kararı anne baba verecek.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Duygunuzla düşüncenizin arasına fesat sokmayınız-Shakespeare Yazan İlknur
Cvp: Duygunuzla düşüncenizin arasına fesat sokmayınız-Shakespeare Yazan Sabri Tandoğan