Aziz Büyüğüm, Saygıdeğer Dostlar,
Çok iyi olmanız dileğiyle sizleri selamlıyor, Sayın Büyüğümüzün sohbet notlarından yeni bir bölümü sunuyorum.
Hepinize hayırlı günler, sevgiler, saygılar.
Çiğdem Seçkin Gürel
SAYIN BÜYÜĞÜMÜZ SABRİ TANDOĞAN’IN GÖNÜL SOHBETLERİNDEN NOTLAR-28
KONU: HAYATIN ZORLUKLARI
24 Ekim 1999, Pazar
Sabri Tandoğan
Bir çift tanıdım, bir gün Danıştay’da ziyaretime gelmişlerdi. 10 yıllık evlilermiş. Saygı ve edep timsaliydiler sanki. Kadın saralıymış. Tedavi için her şeyi denemişler. Fakat olmamış. Ben bunun mutlaka bir sebebi olmalı diye düşündüm. Eşinin yanında konuşmayabileceğini düşünerek onu bir bahane ile dışarı gönderdim. Sonra o hanıma tek tek aile yakınlarıyla arasını sordum. Herkesle arası çok iyiydi. Yalnız kayınpederi ile bir sıkıntısı vardı, evlendikleri gün kayınvalidesinin ölmesi nedeniyle kayınpederi bunu onun uğursuzluğuna bağlıyor, affetmiyordu. Kadın evde ne yaptıysa işe yaramıyordu. Eşine de bu durumu hiç anlatmamıştı ve hep içine ata ata o hastalık şeklinde tezahür etmişti. Psikologlar bunu ilaçla tedavi edeceklerini sanırlar ama sadece uyuşturmuş olduklarının farkında değillerdir. Ben o hanıma; Eve gidin, güzel bir banyo yapın, abdest alın, temiz çamaşırlar giyin sonra iki rekat namaz kılın ve dua ederek deyin ki “Yarabbi, şimdiye kadar beni kıran, inciten kim varsa onları ben affettim, Sen de onları afet. Onlar öyle huzur dolu olsunlar ki yüzleri hep gülsün, iki dünyaları cennet olsun, hep sevinçli olsunlar. Hayırlı günler görsünler.” Deyin, böyle dua edin dedim.
Bir ay kadar sonra bir çiçek yaptımışlar, teşekküre geldiler. İyileşmiş, aslan gibi olmuştu. Ben bunu böyle görüyorum efendim. Affetmekte çok büyük bir sır var. İnsan kim olursa olsun, okumuş, okumamış, sevgi görmek istiyor. Bir şair, “Seviyoruz, seviliyoruz, güzelliğimiz bu yüzden” diyordu.
Bizim, tek istisnasız hepimizin bu dünyada sıkıntılarımız olur. Resullullah (SAV) Efendimiz herkesten çok açı çekmiştir. Hayat çilelerle dolu ama bütün mesele bunların üstüne gitmek her şeye rağmen mutlu olmak, güzel insanlarla birlikte olmak, onları örnek almak, bizi kıran, inciten insanları affetmektir. Yoksa sürekli hayatın çilelerinden bahseden insanlardan ben hoşlanmıyorum. Herkesin bir tür sıkıntısı, kendine göre bir ıstırabı oluyor. Allah (cc) cümlemize bu imtihanlardan başarıyla çıkmayı nasip etsin.
Önemli olan ölürsem kabrime gelme demek değil, “Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz.” diyebilmektir. Başka yolu yoktur. İnsan çileyle yoğrulmadıkça olgunlaşamaz, kâmil insan olamaz. Önemli olan mertçe, yiğitçe direnmektir. Yunus ne güzel söyler: “Bir çeşmeden akan su acı tatlı olmaya.” Çeşme nedir? Allah’ın (cc) tecellileridir. Bu nedenle ne zorluklarda şikâyet, ne de nimet geldiğinde şımarmak doğrudur. Mesele hayatı bir bütün olarak görmektir. Her tanışılan insandan bir ders çıkarmalıdır. Karşılaştığımız olayları küstahça ve saygı dışı karşılamamalıyız. Olan, olması gerekendi diyebilmeliyiz. Allah (cc) Gafur’dur, Rahiym’dir, O’na saygıyla, samimiyetle gidersek bizi affeder ve önümüze tertemiz bir sayfa açar. Saygıyla, edeple başlanılan her işte muvaffak olunur. Allah (cc) önümüze açılan o tertemiz sayfaları hep hayırlara doldurmayı nasip etsin. Amin.
SABRİ TANDOĞAN