Kıymetli Büyüğüm ve gönül dostlarına merhaba,
Okumuş olduğum bir yazıyı sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Ey oğul. Bu dünya bir imtihan ve ele geçmez tutkuların peşinden koşulduğu bir sıkıntı yeridir. Dışı çeşitli süslerle bezenmiştir. Yüzü, beneklerle, çizgilerle renklendirilmiş, saç örgüleriyle ve makyajla zoraki güzelleştirilmiş çirkin bir kadının yüzüne benzer.
İlk bakışta hoş gözükür. Güzel, taze, körpe ve parıltılı olduğu sanılır. Gerçekte ise üzerine güzel koku serilmiş bir leş, kurtların ve sineklerin üşüştüğü bir çöplüktür. Susuz insanın su zannettiği bir serap ve şeker görüntüsünde bir zehirdir. Bir harebeden ve kısa bir andan ibarettir. Bu çirkinliği ve kaba-sabalığına rağmen kendine ram olanlara karşı muamelesi de, söylenenlerden ve anlatılanlardan çok daha şerlidir.
Ona aşık olan, sefih ve büyülenmiş gibidir. Fitneye düşmüş, çıldırmış ve aldatılmıştır. Her kim ona mefhum olursa, onun yüzüne ebedi hüsran damgası vurulur. Hayranlıkla onu seyredip ondan tat alanın nasibi sonsuz bir pişmanlıktır. Kainatın Efendisi, alemlerin Rabbi'nin Habibi (S.A.V.) şöyle buyurmuştur."Dünya ve ahiret iki kuma gibidir. Biri razı olsa diğeri daralır."
Değerli Babacığım hürmetle ellerinizden öpüyorum.
Allah sağlık, afiyet ve muttuluk versin.
Kızınız Suzan.