Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Geçmişten ders alarak yarınlarımıza şekil vermeliyiz.
Gönderen : Özden Çiçek
Tarih : 12/10/2006 8:19:10 AM


Son günlerde artan milli bilinç ve tarihimize sahip çıkma düşünceleri, kendi kimliğimizi ve benliğimizi unutmama, unutturmama, gelecek kusaklarımıza aktarıp yasatma istekleri ışığında ben de rahmetli dedemin ve büyük büyük dedemizin yasadıği olmus hikayeleri (kızlarımın deyimi ile) hatırlıyorum yeniden.
Rahmetli anneannem Bulgaristan da dünyaya gelmis Balkan Türklerinden. Anneannemin annesi rahmetli hacı annem ben universitede ogrenci iken vefat etmisti. Hakka yürüdüğünde 98 yasında idi asırlık bir çınar, yürüyen bir tarih gibiydi. Her istediğimizde hiç bıkmadan anlatırdı anılarını. Anıların en ilginçlerinden biri de anneannemin bebekliğinde yasadıklarıydı.

Balkanlarda en karışık dönemler. Hacı dedem o zamanda bütün eli silah tutan erkekler gibi askere alınmış. Hacı annemiz en büyüğü üç dört yaşlarında en küçüğü alt aylık üç çocuğu ile yalnız kalıyor köydeki evlerinde. Köyün ağası sayıldıklarından evleri koyun az dışında, kocaman bahçelerin ortasında bir tepenin uzerinde. Bir sabah cok erken uyanmıs günlük islerine baslayacakken, bir bakıyor uzaktan kocaman birlik halinde Bulgar askerleri geliyor. Koyu basacaklar diye dusunuyor, evlerden epeyce uzakta olduğundan onlari koruyacak kimse yok. Hemen çocuklarını birer koltuğunun altına alıyor arka patikadan tepenin öte yanındaki koye dogru tarlaların, ekinlerin arasından kacmaya baslıyor. Evlerin yanına ulaştığında haber veriyor askerlerın geldiğini. Hepsi kadın, coluk cocuk, samanlıklara ekinlerin aralarına saklanıyorlar. O zaman farkediyor ki en kucuk evladı, bebek yani anneannem evde tavandan sarkan asma salıncakta uyurken unutulmus. O telase ile kacarken, aklı başından gitmiş ve unutmuş bebeği. Ağlıyor yalvarıyor evime donup alayım diye, koymuyorlar gitsin. Zaten o zamana kadar asker gelmis eve girmiş. Evde mutfak, kiler, ambar dolu. Askerler yerleşiyor eve. Bütün ekinleri, ambardakileri, yiyecek kıymetli ne varsa yüklüyorlar atlarına. Akşama kadar kalıyorlar evde. Köye gelip bakıyorlar evler boş, oradan da her seyi topluyorlar işlerine yarayacak. Rabbimin inayeti ile saklananları bulamıyorlar. Hayvanları da önlerine katıp uzaklasiyorlar oradan. Ortalık sakınleşip askerler tamamen uzaklasınca ümitsizlikle evine kosuyor hacı annem. Ağlayarak bebeğini arıyor. Kesin öldürmüşlerdir diye düşünüyor. Bakıyor bütün ev talan edilmis, esyalar kırılıp dökülmüş, her yan darmadağın, bebekten eser yok. Bakıyor salıncak tavandan sarkıyor hala. Bebek uyuyunca yukarı çekerlermiş hala öyle yukarda duruyor. Indiriyor aşağıya bebek icinde hala uyuyor nerdeyse koca gün gecmis, uyanmamıs , ağlamamış, askerlere yerini belli etmemis, Rabbim öylece koruyup kollamış. Ağlayarak kucaklıyor evladını….

Hacı dedem ise askerde esir düşmüs o sıralar. Hacı dedemiz Hakka yürüdüğünde ben lise son sınıfa gidiyordum, o ise 103 yasında idi. Koca bir cınar gibi sapasağlamdı. Sadece son yıllarda etrafındakileri tanımaz olmustu. Sadece geçmişi ve savas yılları kazınmıştı belleğine hep onları anlatırdı. Esir dustugu yılları, nasil iskenceler gordugunu, tırnaklarının sokulduğunu (hala izlerini taşırdı o iskence gunlerinin) , tam idama götürülürken idam mangasından kaçışını, uzun ekin başakları arasında nasıl süründüğünü, biçilmis ekin yığınlarının içinde saklanıp günlerce çıkmadığını, bir köye yaklaşıp icinden Kur’an okunduğunu duyduğu bir evin bodrumuna saklandığını ama yine de başları derde girmesin diye kendini göstermediğini, bodrumdaki elma cuvallarından elma yediğini haram olmasın diye yerine boynundaki künyeyi bıraktığını ….
Sonra köyüne dönüşünü ve askerlerin artık oralara kadar geldiğini öğrenince de çiftini çubuğunu, evini herşeyini öylece bırakıp bir gece Edirne’ye geçtiklerini ve hayata yeniden başlamalarını….


Buyukbabamın dayıları ve amcaları da Çanakkale’ye gidip donmeyen kahramanlardan. Buyukbabamın annesini kocababanneyi hatırlarım. Kocaman kara gozluklerinin ardındaki yaslı gozlerini unutmam. Sessiz sessiz aglayarak ” Canakkale icinde aynalı çarşı Ana ben gidiyom dusmana karşı….” Diye baslayan turkuyu mırıldanısını. Orada sehit dusen kardeslerinin en kucugu 16sında imis. Gidip donmedi onlar derdi…masal isteyince onları anlatırdı masal yerine…
Her kandilde mahallenin fırınından beyaz tereyaglı kurabiyeler alır mahellenin cocuklarına dağitırdı kardeslerinin ruhuna fatiha isterdi onlardan. Simdi ben bayilıyorum beyaz tereyaglı kurabiyelere ve alıp dağıtıyorum cocuklara ve fatiha okuyorum butun isimsiz kahraman sehitler icin.

Babannem 93 yasında simdi. Artık hatırlamıyor hicbirseyi. Ama birkac yıl oncesine kadar hep anlatırdı. Bizde ana yok, baba yok, kardes yok hepsi kaldı geride hicbirini görmedik derdi. Babasi şehit düştüğünde doğmamışmış daha. Üç kez evini yurdunu terketmis "Öylece kurulu düzenim kaldı, tenceremde yemeğimi, ahırda sağılmamıs koyunumu, tarlamda biçilmemis ekinimi, ambar dolusu yiyeceğimi öylece bıraktım, aldık cocuklarımızı bir gece yarisi goctuk "derdi. Üç kez hayata sıfırdan baslamak. Türkiye'ye vardıklarında nasıl öpmüşler toprağı anlatırken ağlardı.
Rahmetli Hakkı dedemin bir gün camide abdest alırken cüzdanını çalmışlardı da gunlerce ağlamıstı. "Ben buralara geldim, Yunanın , Bulgarın zulmunden canıma tak demisti ama hiç biri beni bu kadar yakmamıstı, üzmemişti diye. İçindeki paraya değil Türkiye'de hem de cami önündeki şadırvanda hırsızlık yapıldığı için ağlamıstı.

Hikayeler cok, duygular yoğun. Hiç bir şey kolay elde edilmiyor… Ancak medeniyet dediğin tek dişi kalmıs canavar da boş durmuyor, o tek dişiyle içimizi kemirmeye devam ediyor. Ne yapalım diyoruz simdi. Bir fidan dikermis gibi cocuklarımizı eğiterek başlıyalım. Bir kibrit çakalım karanlıkta. Kimliğimizi, kültürümüzü, dinimizi, tarihimizi anlatalım onlara, anlatabildiklerimize, inandığımız gibi yaşayalım önce… Maddi dünya nimetleri icin taviz vermeden….
Rabbim yardımcımız olsun inşallah.
Allah’a emanet olun, en içten sevgi ve saygılarımla…



Ozden CICEK
Creative Wood Painting Lady
Dubai
www.ozdencicek.com


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Geçmişten ders alarak yarınlarımıza şekil vermeliyiz. Yazan Özden Çiçek
Cvp: Geçmişten ders alarak yarınlarımıza şekil vermeliyiz. Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]