Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Aydınlık yollara doğru
Gönderen : Yusuf
Tarih : 6/5/2011 9:39:37 AM


 


Hocam sizleri yeni takip eden biri olarak, yazılarınızı okuyaraktan öncelikle saygıyla selamlıyorum..


Kendime gelecek olursam henüz yolun başında olduğumu düşündüğüm 21 yaşımda bir tıp fakültesi öğrencisiyim.. Ve bu aralar aklımı kurcalayan, içinden çıkamadığım bir kaç konu var.. Hocam ben özünde şu son yaşadığım 3 aya kadar çok rahat, çevresiyle hiç bir sorunu olmayan aksine edindiğim ne kadar çevrem varsa hepsini seven ve hepsine de kendimi sevdiren, hayata sürekli pozitif bakabilen bir kişiydim.. Yeni tanıyacağım her insana karşı hiçbir ön yargı beslemeden sırf insan olduğu için ve hepsiyle de kendi dillerinden (iyi ya da kötü olsun) konuşabilen dostane bir yapım vardı.. tabii insan insana benzemez, dostlarımın da kendilerine göre farklı eğlenceleri muhabbetleri vardı.. ama bu farklılıklara ayak uydurmada hiçbir sorun yaşamazdım..meslek tercihimde en etkili olan ve kesinlikle hiç dindiğini hissetmediğim merhamet duygum ise hep içimde, sürekli yanımdaydı tıpkı yaşama sevincim gibi.. Yaşamımda da hiçbir şeyi derinlemesine, kafamı öyle tutarak düşündüğümü de hatırlamam.. Hocam bu sene bir arkadaşla tanıştım ve bayağı bir süre aynı ortamda kaldık.. bu arkadaşım da farklı birisiydi.. görünürde hayattan hiçbir beklentisi olmayan, sürekli bir düşünce halinde, yalnız takılan, yaşama nedenini en ince ayrıntısına kadar sorgulayan ama hiçbir şey üretemeyen biriydi.. ilk başlarda arkadaşımın bu halini görüp yardım amaçlı farklı ortamlara, insanların arasına sokmaya çalıştım.. Yeter ki kabuğunu bir çatlatayım gerisi kendiliğinden gelir zannındaydım.. fakat bunu başaramadık.. ve ne olduysa oldu, hissettim, yavaş yavaş ben değişiyordum.. sırf arkadaşımın o haline üzülüp neden kendisini düzeltemediğimi düşünmeye başladım günlerce.. düşünme aşamasında bu kez (ilk kez) ben kendimi sorgular oldum ve yaşamımı akıl süzgecimden geçirmeye başladım (halen o aşamadayım).. garip takıntılar oluşmaya başladı.. sürekli attığım her adımda en iyisini en güzelini en doğrusunu yapmak istemeye başladım ve asla kendime yetememeye başladım.. tabii bu da çok boyutlu bir düşünce alemine itti beni.. mesela siyasi tartışma programlarını izediğimde hiçbirini beğenmez anlık bir coşkuyla kendi fikirlerimi değerli bulup o anda herhangi bir siyasi makama gelmek isterdim.. Bir sabah kalktığımda şimdiye kadar hiç yapmadığım ıq testi yapmıştım ve normalde tatmin edici sonuç beni sadece o an tatmin etti akabinde kendimi nasıl daha geliştiririm diye sormaya takılmıştım ama ne yapayım ne yapayım deyip hiçbir şey yapamıyordum..üzerimde bu gibi şeylerin baskısı oluşmaya başladı.. en başında bahsettiğim bu 3aylık süreçte bazı şeylerin üstesinden geldim.. Hocam içinden çıkamadığım konulara gelecek olursam bunda beni en çok etkileyen din konusu.. Aslında geçmişimde ilkokul dönemimin öncesinden bu zamana kadar din konusunda vicdanım hep rahattı her konuda olduğu gibi.. Düzenli olmasa da kılabildiğim kadar namazımı kılıyordum,orucumu tuttuğumu bildim bileli asla aksatmadım.. bir kere benim içimde müthiş bir insan sevgisi ve merhamet duygusu vardı (hala öyle).. tüm bunların yanında ezan okunduğunda namaz kılmasam bile ezan süresince en basit örneğinden ders çalışıyorsam kalemi bırakır ezan sesini dinler ve bittikten sonra tam konsantre dersime, normal sosyal yaşamıma devam ederdim.. Yani çok huzurlu, aklını hiçbir şey kurcalamayan, her şeyle barışık kendimi tatmin eden bir durum vardı.. o çok boyutlu düşüncelere başladıktan soNra her şeyde olduğu gibi bunda da kendimi yetersiz görmeye başladım hocam.. ama aklımda da sürekli ne yapsam yapayım yetersiz kalacağım fikri var (ki öyle de olacaktır zaten inancıma göre).. ve bu kafa karışıklığı benim derslerime, sosyal hayatıma her şeye sıçramış durumda (sadece din konusundaki karışıklık değil).. biraz da sanki korkum var gibi bu denge konusunda.. yani bu dünya işleriyle ahiret işleri arasında.. burda bir önemlilik sırası oluşturma zorunluluğu taşıyorum sanki.. ama burda da yüzde yüz yanılıyorum galiba.. Eğer bir taraf gereksiz olsa en başında basitçe Allah yaratmazdı zaten.. bu dönemde mealini tam olmasada okuduğum kitabımızda da böyle buyuruluyor.. hocam kendimi öyle her iki tarafa adamalıyım ki yine eskisi gibi sadece vicdanım rahat olmalı.. işimi daha çok seven, daha konsantre, enerjik, algı kapasitemin olabildiğince yüksek olduğu,zihni temiz ve gücünü Allah'ın yarattığı insanlardan alan ve o insanlardan alabileceğim dualarla mutlu olan, ahiret huzurunu taşıyan bir insan olma yönünde ilerlemeliyim hocam.. hayatın zaten bana zevk verecek olan yönleri de dün bunlardı yine bunlar olmalı..Benim hamurumda çamurumda bunların olduğunu biliyorum..ekstra hiç bir beklentim de yok zaten hayattan.. bu da beni en mutlu eden şey, çünkü en küçük bir şey bile beni kolaylıkla mutlu edebiliyor.. en nihayetinde Allah'ın mükemmel bir denge üzerine kurduğu bu kâinatta biraz dengeye ihtiyacım var gibi.. sonsuz huzura erişebilmek için..


 


Tekrardan saygılarımı sunuyorum hocam ve değerli, aydınlatıcı yorumlarınızı bekliyorum..


 


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Aydınlık yollara doğru Yazan Yusuf
Cvp: Aydınlık yollara doğru Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]