SAYGIDEGER BÜYÜGÜM:Saglık ve afiyette olmanız temennnisyle müsadenize yazıma başlamak istiyorum.
EBRU VE KAATI SANATIYLA İLK TANIŞMAM
Ebru, gönülden tekneye düşen renklerin ve ebrucunun aşk yolculuğudur. Sanatçı, bu yolda, ilahî güzelliğin sırrını teknesinde yaşar ve tekrarı olmayan eserini mutlak güzelliğe havale eder. Ebrucunun boyası topraktan, fırçası gül dalındandır. Sanatçı, renklerin ve damlaların diline tercüman olur teknesinin başında. Eserini, kâğıda nakşeder ve ölümsüzleştirir. “Su üzerine nakış atmanın sırrı” diye tanımlanan ebru, refakatçi olmuştur her dem tezhibe ve hatta. Geleneksel sanatlar bu sayede birbirini tamamlar ve bakana bir güzellik ve estetik sunar.Allah güzeldir güzeli sever mealindeki hadisin ışgında,estetik zevkin şahikalarında,dolaşan ebru sanatçıları,taklit edilmesi mümkün olmayan,bu sanat dalının saklı hazinelerini keşfedebilmişlerdir. KATI' NEDİR? Kat veya katı’ kelimesinin sözlükteki anlamı 'kesmektir'. Katı’ sanatı ise bir kağıt veya deri üzerindeki yazıyı, motifi veya şekli oyup çıkartarak bir başka kağıt ya da deriye yapıştırmak suretiyle gerçekleştirilen bir süsleme sanatıdır. Bu şekilde yapılmış esere 'kaatıa' veya 'mukatta' sanatkarına 'kaatı' ve 'kattaa' denir. Kağıdı kesip oyarak meydana getirilen yazılara ise 'mukatta yazı' denir. Ebru sanatını çok seviyordum içimde bir uhdeydi ebru sanatını ve inceliklerini ögrenmek.Allah insanın kalbindeki en gizli hatıratını bilirya,cemili zülcelalin sevkiyle, ebru sanatını ögrenmek için yola koyuldum.D.Bakır il müdürlügünde açılan ebru sanatı kursuna kaydoldum.Hocamız ebruzen Elif Nigar Çebişli, bizlere bu sanatın güzelliklerini,inceliklerini ve aynı zamanda edebini ögretti.Bu sanatta hoca ve talebe ilişkisinde, hocaya son derece büyük saygı ve bu sanatı icra ederken mahviyet gerek.Bu eser benim degilde bana bu aklı veren Alimi Kadirin her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten Yüce Yaradanın insana vermiş oldugu kabiliyetle işler görmesi ve onun sanatının güzelliklerini teşhir etmesi esastır.Ebru sanatını ögrenirken yeni yeni bilgiler ögrenmekde insana büyük haz veriyor.Ebru yaparken stresten sıkıntıdan uzak kalıp ayrı bir dünyaya dalıyorsunuz.Bir nevi terapi oluyor.Hele birde ney eşliginde ebru sanatıyla çalışmak insanı başka alemlere görütüyor.Ebru sanatında yeni yeni bilgilerde ögreniyorsunuz. Elif gibi dosdoğru olunmalı hayatta… Be gibi tek nokta üzerinde durabilecek kadar dengeli olunmalı… Te gibi olmalı, veda hutbesinde emanet bırakılan iki şeyi (kuran ve sünnet) sürekli başının üzerinde taşımalı insan… Se gibi az konuşup 3 dinlemeli toplumda… Cim gibi çocukça bakmalı hayata, ama cim kadarda çok iş yapmalı… Ha gibi gönlü geniş dostlar edinmeli insan, Hı kadar ağlamaklı olduğunda yardımcı olabilecek… Dal gibi boynunu bükse de hayat, Zel gibi şapkasını takmayı bilmeli zorluklara karşı… Rı kadar rahat olsa da insan bu dünyada, Ze’nin noktası gibi başında dolanan bir sineğin olduğunu mutlaka bilmeli… Sin midir sanki bu dünyada noktasız pulsuz tek garip… Şın gibi pulları vermeli getirip Sad kadar şişse de karnın, Dat gibi hayata bir göz kırp… Tı gibi bir yelkenlidir hayat, Zı kadar yükü olan… Ayn gibi göğe çevir yüzünü… Ğayn’ın noktası kadar şüphe olmasın kalbinde… Fe eyne tezhebuun… (kaçış nereye) Gaf gibi iki gözünü aç… Kef kadar karizmatik ol… Lam gibi tutunacak bir dal ol gariplere… Mim’lenmiş olsan da yılma yıkılma… Nun kadar susukun… Vav kadar edepli ol… He gibi haykır içinden geçenleri… Lamelif gibi ellerini O (c.c)’na aç… Ya Rabbi rahmet ve mağfiret kapılarını bize aç…Kursumuzun sonunda birde sergimiz oldu.Bu serginin haberide şöyle yayınlandı :
İlk Ebruli Mezunlar 20 Aralık 2010, 16:07 Diyarbakır Kültür Turizm İl Müdürlüğü tarafından Türkiyede ilk defa gerçekleştirilen geleneksek Ebru sanatı kursuna katılan ilk kursiyerler sertifikalarını aldılar. Diyarbakır Kültür Turizm İl Müdürlüğü tarafından Türkiyede ilk defa gerçekleştirilen geleneksek Ebru sanatı kursuna katılan 17 kursiyer 200 saatlik eğitim sonrasında elde ettikleri becerilerini yaptıkları çalışmaları sergileyerek, takdir edildiler. Dağkapı Burcunda açılan Ebru sanatı sergisinin açılışına Vali Yardımcısı Memduh TURA, Diyarbakır Kültür Turizm İl Müdürü Tevfik ARITÜRK, Diyarbakırlı Şair Kadri GÖRAL katıldı. Kurs Öğretmeni Elif ÇEBİŞLİ, Ebru sanatına gösterilen ilgiyi bu kursla taçlandırdıklarını söyleyerek, bunun Türkiyede bir ilk olduğunu söyledi, ÇEBİŞLİ Ebru sanatının bir üst dalı olan Kaat-ı sanatının da Nisan ayında açılması planlanan kursla devam edeceğini söyledi. Diyarbakır’da Ebru sanatına ilgi duyan vatandaşların Diyarbakır Kültür Turizm İl Müdürlüğüne müracaat ederek atölye çalışmalarına katılabileceği belirtildi. Ebru sanatında ebruzen hoca tarafından başarılı olanlara mahlas verilir .Eskiden üstadlar icazet verirmiş.Bu işi yapabilecegine dair.Mahlas ikinci bir takma ad.Talebenin ebru sanatındaki başarısına ve edebine uygun bir mahlas verilir.Bu mahlas talebenin yapmış oldugu eserlerde atacagı imzasıdır artık.Elif Nigar Çebişli hocamızın mahlası ramelif.Hocası ona bu ismi vermiş .Anlamı boyun egen anlamında.Hocamız bendenize de nacizane üçüncü oldugumdan bana Ab_ı hufte ismini layık gördüler.Anlamı:durgun su ,kınından çıkmamış kılıç.Kurstan sonrada ebru ve kaatı derslerine devam ettim.Bu güzelligi Allah izin verirse yaşantım boyunca sürdürmek niyetindeyim..Sanatla ugraşan insanlara baktıgımda nezaket,zerafet,sabır ,hoşgörü ve anlayış en bariz özellikleriyle kendini ön plana çıkarıyor.Çünkü sanatla yogruluyor insan, sanatla hayat buluyor ,sanatla yeni yeni insanlar tanıyor ,yeni bilgiler ögrenerek bu bilgilerini başkalarıyla paylaşmanın güzelligini tadıyor. İkinci sergimiz Dicle Ünüversitesinde İlahiyat Fakültesinde gerçekleşti.Buradaki sergimizde ilgi ve alaka son derece yogundu.Gerek fakülte dekan yardımcısı gerek hocalar ve ögrenciler izlemekten kendilerini alıkoyamadılar.Birde tek tek eserlerin anlatımı vardıki Topkapı sarayındaki rehberlere taş çıkaracak nitelikteydi.Elif Nigar Çebişli hocamız eserleri okadar güzel anlatıyorduki onu dinlerken,eserlere hayran kalmamak elde degildi.Örnegin bir secde eden laleleri anlatırken lale ALLAHI temsil ediyor.Burada laleler secde ediyor.Kimi kıyamda,kimi rukuda kimi secdede.Bir başka eserde Tuba agacını anlatırken bu agaç cennetin tuba agacı,insanın kaderinin yazıldıgı agaç vs daha nice nüanslarla zenginleştirip anlattıgı eserleri herkes çok begendi ve hayran oldular..Birde İlahiyat Fakültesindeki örgencilerin, edebi, saygısı çok hoşuma gitti.Ne hikmetse örgencilerden hep gül kokusu geliyordu.Bu ince meseleyide burada belirtmek istedim.Burdan sergimize ilgi ve alaka gösteren, davetimize icabet eden tüm dostlara,kardeşlere,arkadaşlara,İlahiyat fakültesindeki hocalara,örgencilere sonsuz şükranlarımızı arz ediyoruz.Elif Nigar Çebişli hocamıza katkılarından, ve ögretilerinden dolayı, sergimizİ birlikte açtıgımız üyelerden Beyhan Özellere,kızkardeşi Seval hanıma,Funda gizeme,Funda hanıma,Meral Özerol hanfendiye sonsuz sevgiler ve teşekkürler.
Bir dahaki sergide yine buluşmak ümidiyle hoş ve mutlu kalın ….
NESRİN YALAZ.