Muhterem Efendim Merhaba,
Müsaadenizle Vıktor Hugo"nun Napolyon ile Köylü hikayesini paylaşmak istiyorum.
Birgün büyük Napolyon bir köycüğe uğradı
Bir parça hava almak,dolaşmaktı maksadı.
Köyde çift sürerken,çağlayanlar akarken,
İmparator etrafa meserretle bakarken,
Bir köylü Napolyon u görünce birden şaştı,
Hürmetle eğilerek huzuruna yaklaştı...
Bu,tarlada çift süren fakir bir ihtiyardı,
Bir ağarmış sakalı,bir de bükük beli vardı.
Napolyon la gelince bir lahza göz göze,
Eline sarılarak şöyle başladı söze:
Köylü:
"Sen imparatorsun, çok büyük ünvanlısın,
Cesursun, kahramansın, heybetlisin, şanlısın,
Bütün dünya şaşıyor güzel, açık bahtına,
İstediğini çıkardın hükümdarlık tahtına,
Arzu etsen verirsin dünyaları ateşe,
Hatta hakim olursun istersen güneşe...
Sen herşeyi yapmakta kudretlisin bu kadar,
Benim şimdi senden bir küçük dileğim var.
Kızımı bu köydeki bir gence vereceğim,
Ben bu mesut düğünle murada ereceğim.
Bir hakikat olmuyor bu tatlı emel lakin,
Kızım o gence karşı duruyor aşk değil kin.
Sen gönlüne hakim ol, varsın dediğim gence,
Her şeyde kudretin var, bunu yaparsın bence.
Napolyon:
Ben bir imparatorum, ben büyük ünvanlıyım,
Cesurum, kahramanım, heybetliyim, şanlıyım,
Evet dünya şaşıyor benim açık bahtıma,
İstediğimi çıkardım hükümdarlık tahtına.
Arzu etsem veririm dünyaları ateşe,
Hatta hakim olurum istersem güneşe...
Bu arzunu duyunca derim ki: Sen delisin,
Bu büyük hakikatı artık artık öğrenmelisin.
Bu işi yapmak için ben bir kuvvet bulamam,
Arza hakimim ama, kalbe hakim olamam.
Efendim, hürmetle nurlu, mübarek ellerinizden öperim.