Değerli Babacığım ve tüm Gönül Dostları ile bir takvim yaprağından okuduğum yazıyı paylaşmak istiyorum.
Ulu bir kavak ağacının dibinde bir kabak filizi biter. Bahar ilerledikçe kabak bitkisi kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlar. Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyür ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelir. Kabak bitkisi bir gün dayanamayıp kavağa sorar:
-Sen ne kadar zamanda bu hale geldin?
-10 Yılda bu hale geldim.
Kabak gülerek cevap verir:
-On yılda mı ? Ben neredeyse 2 ayda seninle aynı boya geldim bak.
-Doğru. Öyle oldu.
Günler günleri kovalar ve sonbaharın ilk rüzgarları başladığında kabak üşümeye ve sonra yapraklar sorarmaya ve düşmeye, soğuklar arttıkça da gövdesi aşağıya doğru inmeye başlar. Kabak endişe ile kavak ağacına sorar. Neler oluyor bana böyle? Ne olacak ölüyorsun. Niye böyle çabuk ölüyorum ben? Benim 10 yılda geldiğim yere, sen 2 ayda gelmeye çalıştığın için öyle oluyor.
Nükte : Çalışmadan, emek harcamadan gelinen nokta başarı sayılmaz. Kolay kazanılan kolay kaybedilir. Her işte alın teri ve emek şarttır.
Babacığım kıymetli ellerinizden öpüyor size ve tüm gönül dostlarına sağlık, afiyet diliyorum.
Selamlar, hürmetler.
Kızınız Suzan.