Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın İlknur Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen : İlknur
Tarih : 7/10/2011 6:39:59 PM


 


Merhaba Sabri amca;


Bugün biraz daha kötü olduğum için evden dışarı çıkamadım. Bayağı başım ağrıyor, burnum da tıkalı; Uzanıp uyuyayım diyorum ama yatınca iyice burnum tıkanıyor uyuyamıyorum. Allah'tan ateşim çıkmıyor. Dün sizin yanınızdan ayrıldıktan sonra kardeşimin yeni taşındıkları eve gittik; çok güzel olmuş, yerleşmişler; ufak çim bahçeleri var; çok güzel. Bahçede çok tatlı bir de köpekleri var; o kadar insancıl bir köpek ki; o insancıllığı, insanları sevmesi nasıl pozitiflik veriyor insana; çok ilginç; sürekli sevilmek istiyor, sizinle oynamak istiyor. Siz konuşurken size gözlerini dikip dikkatle dinliyor sizi; sanki anlıyor! Çok tatlı bir hayvan. Sağolsunlar kardeşimle eşi bizi çok güzel ağırladırlar; Allah inşallah yeni evlerinde güle güle oturmalarını, huzur ve mutluluk içinde yaşamalarını nasip etsin onlara; bütün kalbimle diliyorum bunu. Akşam da kalın dediler; biz de gece onlarda kaldık. Ama akşam hep dışarda bahçede oturduğumuz için sanırım, biraz daha gribal durumum arttı farkında olmadan. Sabah kardeşim ve Alper'le oturup kahvaltı ederken sizden bahsettik biraz. Sonra eve geldik, sanki hertarfım kırılıyordu. Siteyi okudum biraz. İstanbul'a gelişinizle ilgili mailler vardı; aynı anda zıt duyguları yaşıyanlar! Bazı gönül dostları Ankara'dan ayrılışınızın üzüntüsünü duyarken, bazıları da İstanbul'a gelişinizin mutluluğunu yaşıyorlar! Hayat da böyle değil mi! Hep dediğiniz gibi pilin artı ve eksi ucu olduğu gibi insanın içinde de artı ve eksi yok mu! İnsan gönlünde de pek çok duygular bir arada yaşanmıyor mu hep! İstanbul'a hoşgeldiniz. İnşallah burada çok güzel günler geçirirsiniz. İlk geldiğiniz gün Nermin teyze beni aradığında işyerindeydim; Nermin teyzenin aradığını görünce anladım o gün geleceğinizi ve birden kalbim çarpmaya başladı daha telefonu açmadan, daha Nermin teyzenin sesini duymadan! Tüm gün işyerinde nasıl akşam olduğunu bilmiyorum; çünkü tüm gün heyecanlıydım. Hemen Alper'e telefon açıp haber verdim; çok heyecanlıyım nasıl karşılaşacağım Sabri amcayla dedim. O da beni sakinleştirmeye çalıştı. Düşünüyorum; neden bu kadar heyecanlanıyorum diye! Sizi uzun zamandır tanıyorum ama her sizin yanınıza geleceğim zaman neden böyle heyecanlanıyorum; anlamıyorum. Çünkü yıllardır bu hiç değişmiyor; hep heyecanlanıyorum, hep heyecanlanıyorum. Gönül ne acayip bir şey. Allah gönlüme öyle bir heyecan veriyor, elimde değil benim. Sonra akşam oldu, iş çıkışı saatim geldi ve Nermin teyzenin evinin kapısının önüne kadar geldim. Tam zili çalacağım an Besmele çektim ve içimden "Allah'ım sen yardım et bana, içimdeki heyecanın hafiflemesine yardım et, Sana sığınıyorum" dedim ve zile bastim. Asansöre binip yukarı çıktım ve kapıdan içeri girdim. Siz Nermin teyzenin evindeki sofranın her zamanki yerinde oturuyordunuz; salonun kapısından girdiğimde tam karşımda! Ne diyeceğimi bilemedim, heyecanım daha da arttı; sonra sofraya oturdum ama konuşurken sizinle, o heyecanım öyle yoğunlaştı ki gözlerimden yaşlar akmaya başladı; özlemiştim sizi, çok özlemiştim, bunu zaten biliyordum ama bu ağlamak nedendi bilmem! İnsan gönlüne, duygularına hakim olamıyor; bu mümkün değil. Gözlerden yaş gelirken "gözyaşı neden akıyorsun, akma" diyemiyorsunuz. Deseniz de sizi dinlemiyor ki zaten; bırakmış kendini geliyor işte. İşte böyle Sabri amcacım. Bazen duyguları kelimelerle ifade etmek mümkün olamıyor. Yalnız içim biliyor duyguları; hiçbir kelime anlatmaya yeterli gelmiyor. Gönlüm biliyor ama ben bilmiyorum. İnşallah yarın daha iyi olup işe gidebilirim. Çünkü olamazsam Alper yarın işe gitmemi istemiyor iyice kötü olurum diye. Bakalım, yarın sabah olsun hayırlısıyla, inşallah daha iyi olurum. Sizi seviyorum.


Sevgi ve saygıyla ellerinizden öpüyorum.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]