Sevgili Babacigim Nasilsiniz,
Insallah iyisinizdir. Her sene oldugu gibi Istanbul'a gelmissiniz. Istanbul'da olan gonul dostlari icin ne guzel . sizin o guzel sohbetlerinizde olacaklar yine. Ne guzellikler paylasilacak yine insaallah. Gonul isterdi ki ucup geleyim, ben de yaninizda olayim.
Bu yil kizlarimla beraber Dubai deyiz biliyorsunuz. Tatilde Turkiye gorunmuyor malesef.
Islerimiz gunluk rutinde devam ediyor elhamdulillah. Kizlar tatile girdiler. Masaallah karneleri cok cok iyi. Gercekten basarili bir yil gecirdiler. Simdi evdeler. Tatilde bos gecmesin diye simdilik mutfakta becerilerini gelistirmeye ugrasiyorlar. Buna da en memnun olan benim. Yapiklari kekler, pastalar bizim sirkettekileri bile doyuruyor. Herkes memnun ...
Bu guzel gunlerde yaninizda degilim ama sizlere kucuk bir hikaye yollayarak paylasimda bulunmak istedim. Burda calistigim firmada aylik magazin cikariyoruz. Her sayida icimizden birini daha yakindan taniyacak sekilde ozgecmisini yayinliyoruz. Ayrica sirket icinden haberlere, duyurulara, sosyal olaylara, dogum gunu ya da evlilik gibi tebriklere yer veriyoruz. Bununla birlikte manevi dersler iceren hikayeler mutlaka yer aliyor. Dergiyi hazirlamak bana dustugu icin her ay hikaye secimini ben yapiyorum. Bu ayki hikayeyi sizinle de paylasmak istedim.
Allah'a emanet olun .
Ellerinizden opuyorum. Butun gonul dostlarima sonsuz sevgiler...
Ozden
Bir gün bir profesör, elinde birkaç kutu olduğu halde derse gelir.
Ders başladığında, hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe bir kavanoz alır ve ağzına kadar tenis topları ile doldurur.Ve öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar;Öğrenciler kavanozun dolduğunu ifade ederler.Bu sefer profesör önündeki kutulardan bir tanesinden aldığı çakıl taşlarını, kavanoza döker, çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurur.Ve öğrencilere tekrar kavanozun dolup dolmadığını sorar, onlar da 'evet' doldu derler.Profesör bu defa masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker.Tabii ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur.Ve tekrar öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar.Öğrenciler de koro halinde 'evet' derler.Bu sefer profesör masanın altında hazır bekleyen 2 fincan kahveyi alır ve kavanoza boşaltır.Kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur.Sonra öğrencilere dönerek şöyle der;
Bu tenis topları hayatınızdaki önemli şeylerdir; aileniz, çocuklarınız, sıhhatiniz, arkadaşlarınız ve sizin için önemli olan şeylerdir.Diğer şeyleri kaybetseniz de, bu önemli şeyler kalır ve hayatınızı doldurur.O çakıl taşları ise daha az önemli olan diğer şeylerdir; işiniz, eviniz, arabanız vs. Kum ise diğer ufak tefek şeylerdir.'Şayet Kavanoza önce kum doldurursanız...' diye, anlatmaya devam eder, 'çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına (yeterli) yer kalmaz.
Aynı şey hayatımız için de geçerlidir.Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz, önemli şeyler için vakit kalmayacaktır.Dikkatinizi mutluluğunuz için önem arz eden şeylere çevirin.
Ibadetinizi yapin , sizi yaradana sukretmek icin , kulluk etmek icin zaman ayirin. Ailenizle , Çocuklarınızla ilgilenin , onlarla oynayın.Sağlığınıza dikkat edin.Eşinizle gecireceginiz ozel zamanlar olsun.Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın. Öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin. Öncelikleri, sıralamayı iyi bilin. Gerisi hep kumdur.
Bu ara bir öğrenci sorar; 'Peki, O iki fincan kahve nedir?'Profesör gülerek: 'Bu soruyu bekliyordum, Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman gercek dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar yer vardır.