Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Çiğdem Seçkin Gürel Hanım'dan aldığımız sunum-II
Gönderen : Çiğdem Seçkin Gürel
Tarih : 7/27/2011 6:09:51 PM




 


 


Çok Sevgili Büyüğüm, Değerli Dostlar,


 


Sayın Büyüğümüzün yeni bir sohbet notunu paylaşmak üzere hepinize yeniden merhaba…


 


En güzel dilekler, saygı ve sevgilerle esenlik dolu hayırlı günler.


 


 


Çiğdem Seçkin Gürel


 


 


SAYIN BÜYÜĞÜMÜZ SABRİ TANDOĞAN’IN GÖNÜL SOHBETLERİNDEN NOTLAR - 35


 


KONU: ŞİKAYET HASTALIĞI


Tarih: Kasım, 1999


Sabri Tandoğan


 


Bir izleyicim eşinin, iş arkadaşlarının sürekli şikayetlerini dinlediğini, dinlemek zorunda kaldığını söylüyor.


Efendim, insan mutluluğunu şarta bağlamamalı, şu insanlar düzelirse ben mutlu olurum, şu kadar ücret alırsam mutlu olurum… gibi. Siz sanıyor musunuz ki öyle olsa bile sonra her şey sütliman olacak? Katiyen böyle bir şey olmaz. İnsanların bazıları diyor ki şu tarihten sonra altın bir çağ başlayacak. Ben bunlara gülümsüyorum. Çünkü tarihte olup bitenler böyle gösteriyor. Sakın beni bedbin, karamsar bir insan sanmayın. Asla! Ben hayata hep renk dolu, ışık dolu baktım.


Mutluluk ne demektir biliyor musunuz? Hangi şartlarda olursa olsun “Yarabbi şu an benim en güzel anım, bana, sevdiklerime verdiklerin için Sana sonsuz şükürler olsun, bunları bizden, insanlardan eksik etme.” diyebilmektir.


Ben yeryüzündeki bütün canlıların mutlu olmasını isteyen bir insanım. Ama hayatın realiteleri de ortada efendim. Eskiden Gümrük Bakanı yargılanıyordu. Hâkimlerden biri eniştemdi. O zamanda da her şey böyleydi, gazetelerdeki haberler aynıydı. Eski Mısır yazıtlarından birinde “Çok üzülüyorum, gençlerin durumu hiç iyiye gitmiyor” yazılıdır. Aradan yıllar geçmiş ama devran aynı devran.


Siz mutluluğu erteledikçe asla mutlu olamazsınız. İşte ben filan yere müdür olursam mutlu olacağım, çocuğum filan yeri kazanırsa, servetim çoğalırsa mutlu olacağım demek hayatı, vâroluşu anlayamamaktan doğan bir durum.


Sofokles’in torunları mahkemeye başvurarak onun çok yaşlandığını, servetini onun yerine idare etmek istediklerini söylerler. Sofokles itiraz etmez ama hakimden bir hafta süre ister. O sıralar bir edebiyat yarışmasına beş gün kalmıştır. O kısa sürede Sofokles, “Kral Oidipus” adlı ünlü eserini hazırlar ve jüri tarafından birinci seçilir. Kazandığı külçe altınları ve çelengi hâkime getirir. Yargıç bir külçe altına bakar bir torunlarına bakar, “Siz böyle bir dedenin torunları olarak gurur duyacak yerde, onun parasına göz dikmişsiniz, çekilin karşımdan!” der. Kral Oidipus Devlet Tiyatrosunda da oynamıştı, zevkle izlemiştim, çok güzel bir eserdi. İşte böyle efendim, hayata çok güzel beyefendi ve hanımefendiler de gelmiş, (bay, bayan kelimelerini sadece bayağı insanlar için kullanırım nadiren, bunlar çok kaba ifadeler). Bu yüzden eğer biz mutluluğumuzu dış olaylara bağlarsak hiçbir zaman mutlu olamayız.


Olaylara farklı gözle bakmak lazım. Huzur, insanın içindedir. Bu, iki kere iki dört eder demek gibi bir şeydir. Öyle aileler gördüm ki bir gecekondu içinde son derece mutluydular, ses tonlarından içlerindeki sevginin ışıkları hissediliyordu, onların yanında siz de çok mutlu oluyordunuz. Öyle zengin aileler de gördüm ki oradan onların o zehir dolu ortamından kaçmak istiyordunuz. Huzur da, güzellik de insanın kalbinin derinliklerinde var, aranacaksa orada aranmalı.


            Biz kendimize bir dünya kuralım, kalbimizi, kafamızı kirlerden temizleyelim, hayatın güzelliklerini yudum yudum yudumlayalım. Bir insanın üstü başı, lekeli olsa etrafa güzel bakabilir mi? Etrafı temiz görebilir mi? Lütfen kendimizi aldatmayalım. Hayatın realitelerini de görelim ama diğer tarafta da kendi dünyamızı kuralım, orada mutlulukların en güzelini yaşayalım


“Madem ki okşamaz, sevmez kimseler,


Öp beni alnımdan, sen öp seccadem.”


                                         Necip Fazıl


Allah’a (cc), Resullullah (SAV) Efendimize samimiyetle bağlı insana seccadesi de yeter. Allah (cc) o güzel insanların sayısını arttırsın.


Hayır dualarınızı bekliyorum Efendim. Müsaadenizle…


SABRİ TANDOĞAN


 


 


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]