Muhterem Hocam;
Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi sizin, tüm gönül dostlarının ve inananların üzerine olsun, efendim. Siteyi her gün takip etmeme rağmen, size yazmaktan epeyce uzak kaldım. İnanın ki, bu uzak kalış beni derinden yakmakta. Çünkü, sizinle olan irtibatımın kesilmesi sanki Rabbimden de uzaklaşmamın nişanı gibi geliyor, bana. Herhalde, dünyayla fazla meşgul olmak, masivaya dalıp gitmek, gönül iklimimi kuraklaştırdı. İlahi rahmet sağanakları bu yüzden yağmaz oldu, kesildi, çoraklaştı kalbim, orada yeşeren hikmet filizlerim soldu. Bir Şairin " Mısralarım gözyaşlarımın kelimelere dökülmüş halidir." dediği gibi benim şu an yazdıklarım da, göz yaşlarımın, Rabbime olan yakarışımın ifadesidir.
Geçen yıl bu zamanlar, Mekke'deydim. Ne güzel günlerdi. Geçen gün dolmuşla işime giderken karşıda görünen dağlar gözüme ilişti, Mekke'nin etrafındaki dağlar gibi geldi bana. Sanki aşıversem Beytullah görünecek, bütün İhtişamıyla. Kalbim derinden "ALLAH" diye inledi. Burnumun direği sızladı. İlk defa bu deyimin ne manaya geldiğini anlıyordum. Özlemden burnumun direği hakikaten sızlıyordu. Tavafta, Rabbime olan yakarışı, her dilden O'na edilen duaları işitmeyi, ve edilen dualara icabet gibi sağanak halde akan gözyaşları içerisinde, kalpte duyulan eşsiz huzuru özledim. Ey bana benden yakin olan Sevgili !! Nefse uyup Senden uzak düştüm. Bu can yoluna kurban, yeter ki beni Senden ayırma...Hep Rabbime duam O'na "Karib"(yakın) , olmak iken "GARİP" olmuş uzak düşmüşüm ne yazık...Allah her an kuluyla beraber, ama biz kullar O’ndan gayrı herşeyle o kadar meşgulüz ki hatta bazen haşa "O" yokmuş gibi yaşıyoruz. Halbuki O’nunla beraber olduğun şuuruyla geçirdiğin bir anki huzur bile, bir ömre bedel...Bunu ancak, yaşayan bilir.
Tavafta, kendi içimden geldiği gibi dua eder, bazen çeşitli zikirleri yapar ya da ezberimden bazı sureleri okurdum. İlk başlarda tavafta, Vakıa Suresini okurken "ve sizler de üç sınıf olduğunuz zaman ,sağdakiler ne mutlu o sağdakilere, soldakiler, ne bahtsızdırlar onlar!, (Hayırda) önde olanlar ecirde de öndedirler" mealindeki ayetlerden sonra işte bu son sınıfı açıklayan 11. ayeti "Ulaikel MUKARREBUN, (İşte bunlar (Allah'a) en yakın olanlardır)."okurken gözyaşlarıyla yalvarıp, bu Ayeti tekrarlıyordum, ne olur beni de yakin ehlinden , mukarreblerden eyle diye...Sonraki günlerde, Rabbim beni öyle kullarıyla, öyle aşıklarıyla tanıştırıyordu ki, bir daha bu Ayeti okurken bu şekilde dua etmeye haya eder oldum. Bazen seccademi paylaşıyordum, namaz esnasında secdeden kalkamayacak kadar ağlayan, kendinden geçercesine dua edenler gördüm. Seccadem, aşıkların gözyaşlarıyla ıslandı, ne güzel. Bir onların haline, bir de kendi halime baktım. Ya Rabbi dedim yoksa ben cehennem ehlinden miyim? bir an ürpererek... Bir Tavafım sırasında, son şaftta Fecr suresinin "Ya eyyetühennefsulmutmainneh" ayeti ile başlayan son ayetlerini okuyup Rabbime yalvarıyordum. Başlarda, Yakin ehlinden olmak için dua ederken, son nefeste iman ile gidebilecek miyim endişesine düşmüş bir gariptim artık. Rabbim beni halden hale yoğuruyordu sanki. Ey Zavallı!! O'na KUL olmak zevki yetmedi mi sana...Etrafta öyle güzel kokulu güller varken PADİŞAH seni neylesin Ey kendini gül sanan zavallı DİKEN...Gördüm ki ben bir HİÇİM, zaten HİÇMİŞİM ama kendimi bir adam bilmişim. Lise yıllarında yazdığım söz geliyor aklıma " Kendini deryalara gemisiyle hükmeden bir kaptanmış gibi görüp büyüklenme, öyle kimseler tanır ve öyle olaylara tanık olursun ki kendinin aslında bir süpürge çöpüne konmuş bir sinek olduğunu çok acı bir şekilde anlarsın." Fecr suresini tamamladıktan sonra, ağlayarak defalarca Rabbime "Ya Rabbi bu hitabı bana işittirmeyecek misin ?"dedim. Tavaftan sonra, namazımı kılıp otelime gitmek üzere Kabeden ayrıldım. İçimde cevapsız bir soruyla, yürüyorum Mekke caddelerinde "Bu hitabı Rabbim bana işittirmeyecek mi?" Tam kaset satan bir mağazanın önünden geçerken teyp son ses açıldı ve Fecr suresinin tavafta benim okuduğum kısımdan başlayarak son ayetleri okunuyordu.Her ayet sanki yeni inzal oluyormuş gibi ürperdim. Bazıları buna tesadüf diyebilir ama ben inandım ki Allah'ın düzeninde tesadüfe yer yoktur. Biz Kullar hikmetini bilemediğimiz şeylere tesadüf deyip geçivermişiz. Münir DERMAN Hocamın da dediği gibi tek tesadüf vardır o da lügatte geçen tesadüftür. Evet, Fecr suresi başından değil de sadece benim okuduğum son ayetlerinden başlayarak okunuyordu.Ya Rabbi ne büyüksün, bense ne kadar acizim...İnşallah, bana işittirdiğin bu güzel ayetler duama icabetinin işareti olsun...
Bu yazıyı yazarken aklıma, Medine'de otelde yalnız kaldığımda tefekkür ettiğim şeyleri yazdığım not defterim geldi. O gün odada yalnızdım ve kendi kendime dedim ki 38-39 yıldır geçen hayatında, ne öğrendin? neyi anladın? Anladım ki diye başlayıp, maddeler halinde notlar düşmüşüm, bunların bir kısmını sizinle paylaşmak isterim. Doğru mu yoksa yanlış mı anlamışım, hatalarım nelerdir bilemiyorum, ama siz Hocam buna vakıfsınız, sizin eşsiz dua ve tavsiyelerinizle, biz de doğru yol üzerinde yürüyenlerden oluruz, inşallah...
ANLADIM Kİ...
-Sevmeye ve sevilmeye en layık olan Allah'tır.
-En büyük mertebe O'na kulluktur.Her an hiçliğinin farkında olarak, Onun kulu olmanın muhteşem huzur ve huşu veren idrakiyle yaşamak cennetin ta kendisidir.
-Ben acizler acizi, hiçler hiçiyim. Bende iyilikten yana ne varsa Rabbimden, kötü olan şeylerse nefsimdendir.
-Başımı secdeden hiç kaldırmasam dahi Rabbimin verdiği nimetlerin şükrünü eda edemem. Bunu bildiğim halde bazen nefsimin hilesine yenik düşer de şikayete yeltenirim. Bir an o Ayet kulağımda çınlar "Kahrolası insan ne nankördür."Pişman olurum, fakat söylenen söylenmiştir. Anladım ki olaylara bakışı değiştirip, bardağı dolu tarafından görmeye çalışmak, dili ve kalbi şükre alıştırmak gerek.
-Allah'ı unutturup, dünyaya sevkettiren şeyleri gönülden çıkarmak gerek...
-Nasibimde olmayanı bana kimse veremez, nasibimde olanı ise tüm cihan ayağa kalksa engelleyemez. Öyleyse, ne elinden çıkana üzül, ne de eline geçene fazlaca sevin. Her ikisini de yapanı bil, ve EDEPLİ OL ...Her şey Allah'tan gelir, vasıtaların adı değişse de...
-Bir kimseden kötülük gördün diye onu kınayıp, kestirip atma. Allah aynı kişiyle sana iyiliği de ulaştırabilirdi, unutma !! Asıl sen kendine bak... Allah seni hangi işlerde vasıta kılıyor? Hayra mı ?? Yoksa, şerre mi?? Şerde ise tövbe et, yine Alemler Rabbi olan Allah'a sığın. Eğer hayırda isen, şükret her daim O'nu anarak şükret...Bu çok büyük bir ihsandır, bilene...
-Kendinde asla varlık görme!! Hikmetli sözleri kendinden bilme. O söyletmese söyleyemezsin, O hatırlatmasa hatırlayamazsın. Asıl tevazu, alçakgönüllülük kendinde varlık görmemektir. Eğer yaptığın bir hayırda, kendine pay çıkarıyorsan, gönlün diler alçakta diler yüksekte olsun, ne yazık ki tevazudan uzaksın.Ey Gafil İnsan! Sen hiç bir şeye muktedir olmadığın halde, neredeyse nefsin pohpohlamasına kapılıp kendini herşeye kadir olan Allah'ın derecesinde görmeye kalkışıyorsun.Sürekli halinden şikayetle, o güzeller güzelinin senin hakkında takdir ettiğini beğenmediğini söyler gibisin.Uyan Artık Ey Nefs! Gafletten Uyan! Azrail uyandırmazdan evvel Uyan!! Yoksa Firavun gibi, ölümle gelen uyanıklığın peşinde misin?
Saygıdeğer Hocam, satırlarımı burada sonlandırırken size ve tüm gönül dostlarıma en içten sevgi, saygı ve selamlarımı sunuyor, dualarınızda hatırlanmayı istirham ediyorum. Ey Yüceler Yücesi Rabbimiz, maksudumuz Sensin ve bizler ancak Senin rızana talibiz. Bizleri razı olduğun kullarından eyle, bu dünyada buluşturduğun gibi ahirette de Resulullah'ın (s.a.v.) sancağı altında bizleri buluştur.Amin...
Allah'a emanet olunuz...
Mukarreb