Aziz Büyüğüm, Çok Değerli Dostlar,
Günlerinizin hayırlar ve esenliklerle, huzur dolu geçiyor olması duası ile sizleri selamlıyor, Sayın Büyüğümüzün İstanbul sohbetlerinden notları paylaşmayı sürdürüyoruz.
Hepinize selamlar, sevgiler, saygılar.
Çiğdem Seçkin Gürel
SAYIN BÜYÜĞÜMÜZ SABRİ TANDOĞAN’IN GÖNÜL SOHBETLERİNDEN NOTLAR-İSTANBUL 2011-2. BÖLÜM
-Efendim, ahmak kimdir?
Ahmak Allah’ın verdiği aklı kullanamayan kimsedir. Ahmaktan daima kaçmak lazımdır, zararı dokunur.
***
-Efendim velîler ne yapmışlardır da velâyet makamına yükselmişlerdir?
-Nefsaniyetlerini alt ederek, nefsleri ne yapmalarını istiyorsa onların tam tersini yaparak.
-Bir de velî olarak doğanlar var değil mi?
-Evet yavrum.
-Efendim, bir de bazı tasavuf kitaplarında “Nazlılar” diye bir tanımlama geçiyor. Nazlılar kimlerdir peki?
-Onlar da evliyanın en büyükleridir, Abdülkadir Geylani Hz. Gibi, Ahmed er Rufai Hz. gibi. Onlar Allah katında geri çevrilmezler.
***
Sayın Büyüğümüzün kırılan gözlüğünü hala kullanmaya devam ettiğini, yeni gözlüklerini bir haftadır kullanmadığını fark ederek:
-Efendim, yeni gözlüklerinizi niçin kullanmıyorsunuz?
-Öyle işte yavrum.
- Efendim, eski gözlüklerinizin üzerinizde hakkı var diye onlardan vazgeçemiyorsunuz hala diye olabilir mi?
- Yavrum, o gözlükler bana otuz yıl hizmet etti, onları öyle hemen bırakamam kırılmış olsa bile. Yavrum eşyanın da bir hakkı var. Mesela eve bir eşya aldın, hemen kullanmayacaksın, o eşya önce o eve bir alışacak. Evin bir parçası haline geldiğini hissedecek, ondan sonra.
***
Bir yerde manevi büyük olduğunu duyarsan yavrum, ne yap yap, gerkirse cebindeki bütün parayı harca, onu ziyaret git, ondan bir şeyler öğrenmeye çalış, kültür hanene bir şeyler eklemeye çalış. Yok annem gelecek, yok dayımlar gelecek... Bazen duyduğu bir cümle insanın bütün hayatını değiştirmeye yeter. Ben niye böyle manevi büyükleri ziyaret için aşkla dolaştım, niye yurtdışlarına gittim; kültürümü artırmak, ufkumu genişletmek için. Bu öyle kitaplar okuyarak olacak bir iş değil. Yaptığım seyahatlerin parası ile şimdi Kadıköy’de bir dairem, bir dükkanım olabilirdi.
Rana bir tek gün bana, “Sabri ben bugün seninle o zatın ziyaretine gelmeyim, annem çağırıyor veya filan yere gideceğim.” demedi, her yere beraber gittik, aynı aşkı o da duydu benim gibi.
Bir insan “Hayır anne, ben bugün Sabri Beyi ziyaret edip elini öpeceğim, despotluğun gereği yok, eğer buna darılıyorsan darıl.” diyebilmeli. Nedir bu anne babaya, akrabaya tapmak...
***
-Efendim, siz insanı anlama konusunda üç yaşından beri kafa yormuşsunuz, peki kendinizi bu konuda şu anda hangi noktada buluyorsunuz?
-Yavrum, rahmetli Adnan Adıvar’ın ben lisedeyken bir kitabı çıkmıştı, Tarih Boyunca İlim ve Din” diye. Kitabın başlığı altında “Hakikat Peşinde Emeklemeler” yazıyordu. Ben de işte bu yolda emekleyen birisiyim daha.
-Ama bu konuda siz çok başarılısınız diğer insanlara göre?
-Ben demek ki onlardan daha çok emeklemişim. Yavrum kainatta birbirinin aynı iki hücre bile yok. İnsan çok karmaşık bir varlık. Hem karşıdaki insan, hem biz sürekli değişiyoruz. Yıllar önce Mona Lisa tablosunu gördüğümde çok etkilenmiştim. Şimdi yine gidip aynı tabloyu müzede görsem bu defa bambaşka güzellikler yaşarım. Çünkü o sürede ben de değiştim, o tablo da.
-Efendim, siz mesela Rana Hanım’da her gün yeni bir güzellik gördüğünüzü söylüyorsunuz. Yani her gün onda yeni bir güzellik tecelli etmişti ve siz onu gördünüz şeklinde mi, yoksa aynı insana farklı şekilde, farklı gözle bakarak mı oldu bu?
-Evet, onda her gün yeni bir güzellik tecelli etti ve ben de onu görebildim. İş onu görebilmekte…
-Efendim, bu değişimi “Allah her an yeni bir şe’n üzeredir.” Ayetinin bir sonucu olarak da düşünebilir miyiz?
-Öyle yavrum. Her şey her an değişiyor.
-Efendim, bir de insanı anlamanın zor oluşunu ve insanın çok karmaşık bir yapı olduğunu söylediniz, bunu da “Ben insanın sırrıyım, insan benim sırrım” Ayeti ile izah edebilir miyiz?
-Doğru yavrum, insan Allah’ın sırrı ve her an değişen bir varlık. Geçen gün bir mail geldi mesela, adam “ben artık eşimde bir güzellik göremiyorum, ne yapayım” diyor. Aslında hanımını boşamayı gönlünden geçiriyor da benden fetva istiyor. Kardeşim sen acaba o kadına layıkı ile bakmasını biliyor musun, ondan başka bir hanımla evlensen ondaki güzellikleri görebilecek misin?
-Belki de kendisi hanımına hiç de layık olmayan bir kimsedir ama bunun farkında değildir.
-Belki de yavrum.
***
…