Aziz Büyüğüm, Saygıdeğer Dostlar,
Hepinize hayırlı, rahmet dolu bir Cuma günü diliyor, selam, saygı ve sevgilerin en içten gelenleri ile Sayın Büyüğümüzün yeni bir sohbet notunu paylaşıyorum.
Hayırlı günler.
Çiğdem Seçkin Gürel
SAYIN BÜYÜĞÜMÜZ SABRİ TANDOĞAN’IN GÖNÜL SOHBETLERİNDEN NOTLAR - 38
.
KONU: SEVGİ
Mart, 2000
Sabri Tandoğan
Bir izleyicim bana konuşmalarımda en fazla sevgi konusunu ele aldığımı yazmış, sebebini soruyor.
Ben gerçekten sevgiyi hayatımın ana dayanağı olarak görüyorum. Mevlana “Sevgiden bakır altınlaşır.” der. Ben sevgiyle düşmanın dost olacağı inancındayım. Sevgisiz bir yudum su bile içmek istemiyorum. Sevginin yerini maddiyat, mal mülk alamaz kesinlikle. Parayla yatlar, katlar, Mersedesler, alırsınız ama gerçek sevgiyi parayla asla elde edemezsiniz. Belki karşı cinsten bazı insanlar birbirlerine parası için sevgi gösterebilirler ama ben bunun samimi bir sevgi olacağına inanmıyorum. Bence sevgi insanı Allah’a (cc) ulaştıran bir yoldur ama asla seks düşüncesi değildir. Nerede sevgi, orada Allah, nerede saygı, edep orada güzellik… Benim samimi kanaatimce sevgi hayatın odak noktasıdır. Sevgiyle hastalar iyileşir, yoksulluk mutluluğa dönüşür. Sevgi bir güzelliktir, estetiktir, bizi Allah’a (cc) götüren en kısa yoldur. Resullullah (SAV) Efendimiz “Bir kimseyi seviyorsanız beklemeden gidip sevginizi söyleyiniz.” Buyurmuşlardır. Sait Faik Abasıyanık bir eserinde “Her şey bir insanı sevmekle başlar.” der. Dünyanın en büyük olayı sevgidir, ama samimi, içten, sımsıcak bir sevgidir. Ben sevgiyle hastaların bile iyileştiğini gördüm. Ve aralarında öyleleri vardı ki hayata, insanlara kırgın ve küskündüler, ama gerçek sevgiyle karşılaşınca dirilip, yaşama sevinciyle dolmuşlardı.
Sevgi gösterdiğimiz kişiye mutlaka saygı da göstermek şarttır. Bana göre, bir sevgiyi sonuna kadar aynı zarafet ve aynı güzellikle götürebilmek için onu saygıyla sürekli beslemek gerekir. Yaşamak demek para kazanmak, yemek içmek, uyumak mıdır? Ne olur parayla her şeyin, gereğinde sevginin de alınabileceği kanaatinden vazgeçelim. Bir insanın yüreğindeki sımsıcak sevgiyi, hayranlığı parayla satın alamazsınız. Ben gecekonduda yaşayıp bir tarhana çorbasını sofraya zor koyabilen aileler gördüm, ama onların arasında çok mutlu oldum. O evlerde yaşanan müthiş bir sevgi olayı vardı. Ama öyle saltanat içinde yaşayan aileler de gördüm ki onlarda o bir göz odalı gecekondularda bulduğum mutluluk ve huzurun zerresi dahi yoktu.
Hepimizin istisnasız biraz sevgiye ihtiyacımız var. Ne olur “Bana ne, benim keyfim yerinde” demeyelim mümkün olduğunca sevgimizi, saygımızı elimizden geleni insanlara verelim. Bir yaşlı hanım bir gün Danıştay’da ziyaretime geldi, zor yürüyordu. “Ben çok yaşlı ve yoksul bir hanımım, size de hediye olarak sadece simit getirebildim.” dedi. Simidi memnuniyetle aldım, ben de ona bir hediye takdim ettim. O simidi akşam yanımda getirdim, evde eşimle paylaştık. Bundan öyle duygulandım ve parayla ölçülmesi mümkün olmayan öyle bir tat duydum ki... Ne olur efendim insanlara hep verelim, hep verelim. Bu az, bu çok demeyelim. Ben eşyayı da eşya olarak görmüyorum. Onlara da sevgi , saygı gösterelim. Yaşama çizgimiz ne kadar uzun bilemeyiz, inşallah hayırlı güzel ömürlerimiz olsun. Biz hep sevelim, durmaksızın sevelim, yerdeki bir çöpten gökteki samanyoluna kadar aşkla, heyecanla sevelim. Ve bizler de Kuran-ı Keriym’deki “O senden Razı, Sen O’ndan razı olarak gir cennetime” Ayetine mazhar olalım.
Saygı ve sevgi dolu, huzurlu günler diliyorum hepinize. Hayır dualarınızı bekliyorum Efendim. Müsaadenizle...
SABRİ TANDOĞAN