Saygıdeğer Babacığım ve Değerli Dostlar,
Sizlerle yaşanmış bir olayı paylaşmak istiyorum.
Bir hapisanemizde geçiyor olay.. Hapisanedeki mahkumlara dini konularda bilgiler veren, ve tövbeyi , pişmanlığı, hayata yeniden başlamayı anlatmaya çalişan kısacası onlarla rehabilitasyon çalışmaları yapan bir ilahiyat hocası anlatıyor... Kadın mahkumlarla birbir görüşürken birisi dikkatini çekiyor. yeni bir mahkum bu, içe kapalı , ketun fakat depressif bir görüntüsü var. Onunla başbaşa görüşüyor ve sırrını öğrenmeyi başarıyor. Bu mahkum hanım başörtüsünü açarak kemoterapi nedeniyle saçsız kalmış başını gösteriyor ve anlatıyor; kendisi kanser hastası , ameliyat olmuş, tedavi uygulanmaya başlamış ama pek olumlu sonuçlanmamış... Zaten maddi olanakları hiç yok, tedavinin devamı imkansız ... Bu arada kardeşi bir gasp ve yaralama olayına karışıyor.. Aile toplanıyor kardeşini korumaya karar veriyor bu kızcağıza da " sen zaten ölüyorsun kaybedecek birşeyin yok suçu sen üstleneceksin " diyorlar. Hem fiili hem de vicdani baskı sonucu suçu üstleniyor ve hapise giriyor , böylece tedavi imkanı olmayan hastalığı ile birlikte tamamen kaderine terkediliyor.. ailesinin onu feda etmeleri ve bu kendine reva görülen davranış onu iyice yıkıyor , tamamen hayata küsüp içine kapanıyor.. Hocamız ona verdiği söz üzerine kimseye kızın suçsuz olduğunu söyleyemiyor ama onu ikna ederek hiç olmazsa hastalığını hapishane müdürüne açıklamasına yardımcı oluyor.. Hapishane müdürü devreye giriyor ve hastalığı ağır şekilde seyreden hükümlü bayan GATA ya sevkediliyor. En güzel şekilde , en son tıbbi imkanlar ile tedavisine devam ediliyor. bu arada mahkeme süreci de devam ediyor.. Sanki Allah onu normal şartlarda imkansız olan tedavisini yaptırabilsin diye hapse yollamış... Yavaş yavaş sağlığına kavuşuyor... Mucize gerçekleşiyor ve yaşam devam ediyor.. Bu arada son mahkemesinde de ailesinin ona yaptığı baskı ve yalan yere suçlanması da açığa çıkıyor ... Hapisaneden aklanmış ve iyileşmiş olarak çıkarak yeni bir hayata merhaba diyor...
Evet acaba dikkat ediyor muyuz; etrafımızda cereyan eden ve bize kötü gibi görünen olaylar sonucunda biz ne gibi hayırlar elde ediyoruz... Belki hemen bunları farkedemiyoruz ama yıllar yıllar sonra iyiki de böyle olmuş demez miyiz çoğu kez...
O yüzden umutsuzluğa kapılmak, isyan etmek, karamsarlık, kötümserlik, şikayet bize göre değil....
Biliyoruz ama bir kez daha tekrar edip gönülden inanmalıyız ki her olanda bir hayır vardır...
Hürmet, Sevgi ve dua ile
Ozden