Sayın Hülya Hanım,
16.12.2006 tarihli mailinizi aldım. Kıymetli yavrum, mailin yine herzaman olduğu gibi beni çok mutlu etti. İşte yavrum benim yıllardır yaşama sanatı diye anlattığım husus bu. Bunun da temeli zamanını kullanmaya dayanıyor. İstisnalar dışında bizim toplumumuzda zaman kavramı teşekkül etmemiş. Onun için de ne okulumuza, ne işimize, ne evimize, ne eşe dosta zamanında gidemiyoruz. Yakın bildiklerime sorarım, “Son zamanlarda hangi kitapları okudun?” diye. Ah derler, çok okumak istiyorum ama vakit bulamıyorum. Sohbet ilerler, biraz sonra görürsünüz ki mübareğin televizyondaki o saçma dizilerden izlemediği yok. Hani kardeşim vakit bulamıyordun? Bir gün İstanbul’da İlhan Bey’le beraber gece biryere gidiyorduk. Bir adam yanında bir hanım vardı, trafiği kapamış sohbet ediyorlardı. İlhan Bey, kaç kere kornaya bastıysa adam hiç oralı olmadı. Onun üzerine levyeyi kaptığı gibi adamın üzerine yürüdü. Onun üzerine adam da, kadın da Avrupa birliği önündeki bir Türk diplomatı gibi yalvarmaya, ağlamaya başladılar. Televizyondaki programlar zamanında başlamaz, sinemalar, tiyatrolar zamanında başlamaz. Bir Hadis beni herzaman ürpertir “Zamana sövmeyiniz, zaman Allah’tır”. Zamanı değerlendirmek hayata en büyük saygıdır. İnsanın sinir sistemini çökerten en büyük etken telaştır, aceledir, deli gibi koşuşturmaktır. Yüce Peygamberimiz “Acele etmeyiniz, acele şeytandandır” buyuruyor. Bizim kendimize yapacağımız en büyük düşmanlık deli deli ordan oraya kendimizi atmaktır. Bana sorsalar akıllı adamın en belirgin iki vasfı nedir diye, derim ki akıllı adam parasını ve zamanını en iyi değerlendirebilen insandır. Bana sorsalar Türkiye’de trafik problemi ne zaman halledilecek diye, cevap veririm “Bu kafayla hiçbir zaman”. Çünkü ben trafik işinin sadece kanunla, ceza ile halledileceğine inanmıyorum. Bunun temeli nefis terbiyesine dayanıyor. Birtakım züppe, şımarık, görgüsüz, manevi terbiye almamış insanların elinde trafik rezil olmak, kepaze olmak durumunda. O kendilerini heyula gibi gören dolmuş şöförleri, o hayatında on para kazanmadan, en ufak bir sorumluluk almadan en lüks, en pahalı arabalara kurulan şımarık zengin çocukları olduğu sürece, o kendini firavun gibi gören jip sahipleri olduğu sürece bu iş halledilmez. Çünkü trafiğin temeli nefis terbiyesine dayanır. Şu anda Türkiye’de insanlara nefis terbiyesi veren bir müessese varsa lütfen bana gösterin. Egoların çarpıştığı bir yolda arabaların da çarpışmasını niye yadırgıyoruz? Pek çok kazanın arkasında hep benlik davası var. Ben önde gideceğim, ben seni geçeceğim, ben seni sollayacağım. Çünkü o ego ne ailede, ne okulda, ne toplum içinde hiç terbiye edilmemiş ki, bilakis büyütülmüş...
Kıymetli yavrum, yeni maillerini bekliyor, yeni işinde başarılar diliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :