Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Cumartesi Sohbetlerinden Notlar-14
Gönderen : Melih
Tarih : 11/23/2011 4:25:38 PM


.


Çok Sevdiğim Büyüğüm,


Müsaadenizle...


 


04.06.2011 Tarihli Cumartesi Toplantısından Notlar


(15.Kesim)


 


Bir Gönül Dostu- Bir şey sorabilir miyim Efendim? Bir insanın karşı cinsten birine hayranlık duyması günah mıdır?


S.Tandoğan- Haa, çok güzel bir soru. Bu sorunun cevabı ikiye ayrılır yavrum. Eğer bu hayranlık sırf onun vücuduna, bedenine, gözlerinin güzelliğine, kollarının-bacaklarının güzelliğine duyulan bir sevgiyse bu günahtır, yasaktır tabi yavrum. Ama, mesela ben Sâmiha AYVERDİ’ye ölesiye bir saygı duydum. Ama Allah şahittir, Allah şahittir, melekler şahittir, bir saniye aklıma başka bir şey gelmedi. Bunu Rânâ da biliyordu. Sonra Rânâ da Sâmiha Hanım’a aşık oldu. Şimdi burada ilâhi bir sevgi var. Bunları ayırmak lazım birbirinden.


 


(16.Kesim)


(Konu: İnsanlar arasındaki çekişmeler. Sayın Büyüğümüz söze başlıyor)


S.Tandoğan- Yavrum şimdi Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Hak herkesin rızkını tekeffül ediyor. Ama herkesin. Müslüman-Kafir. Rahmetli babannem çok küçük yaşımdan itibaren bana derdi ki, “Yavrum, Allah, kara gecede, kara taşın üzerindeki, kara karıncanın bile rızkını gönderir” Allah bizim de rızkımızı gönderecek. Üstelik Cenab-ı Hak bunu Kendi Kitabında tekeffül ediyor. Peki, ekmeğimiz Allah tarafından garantilenmiş. Çok şükür hiçbirimiz sokakta değiliz. Başımızı sokacak bir evimiz var. Yatacak bir yatağımız var. Geriye ne kalıyor, nedir bu huzursuzluklar? Bu kavgalar, döğüşler, münâkaşalar, öldürmeler, yaralamalar, ne oluyoruz böyle? Ben buna bir türlü akıl erdiremiyorum yavrum. Geldik gidiyoruz işte. Allah rızkımızı garanti etmiş.


Peki, mesele nedir? Niye birbirimizle bu kadar didişiyoruz. Bu dedikodular, bu arkadan vurmalar, bu ihanetler, hainlikler, tuzaklar niçin?


Hz.Adem’in iki oğlu oldu, Kabil Habil’i öldürdü. Buyur. Bütün mesele nedir yavrum, başımızı sokacak şöyle bir göz minicik bir yuvamız olsun. Rızkımızı da Allah Veriyor. Daha ne? Bize düşen iş, Allah’ın Verdiği rızkı adam gibi yemek, birbirimizle güzel ilişkiler kurmak, kalbimizi kafamızı hep sevgiyle, saygıyla, hizmet aşkıyla doldurmak. Biri Resûlullah Efendimiz’e geliyor, Ya Resûlullah, bir sualim var. Allah’ı en çok memnun eden ibadet nedir, diyor. Peygamberimiz bir düşünüyor, “İnsanları sevmek ve onlara hizmet etmek” diyor. Bu küçücük bir Hadiste hayatın bütüün özeti var. Allah’ı en çok sevindiren ibadet insanları sevmek, onlara hizmet etmek. Hizmet maddeten olur, mânen olur.


Bir Gönül Dostu- Bir güler yüz bile bir hizmet değil mi Efendim?


S.Tandoğan- Gayet tabii, en güzel sadaka güler yüz, tatlı dil. Bir gün, uzuun yıllar önce evde oturuyorum, telefon çaldı. Açtım, bir okul arkadaşım. Lisede beraber okuduk. Çok iyi dosttuk. “Sabri” dedi, “çok büyük bir bunalım geçiriyorum, intihar etmek üzereyim, lütfen bana yardım et”, “belki son dakikalarımı yaşıyorum” dedi. Annee, öyle bir mesuliyet ki, yani ağzımdan çıkacak yanlış bir kelime her şeyi bitirebilir, mahvedebilir. Şimdi bu adama kardeşim git güzelce bir kitap oku desen, öyle bir ruh hali içindeki ona küfür gibi gelir. İbadet et desen, ohoo der, ben neden bahsediyorum, o bana ne diyor der. Düşündüm, ya Rabbi ne diyeyim bana yardım Et dedim. Birden aklıma bir fikir geldi. Dedim ki, bak kardeşim, şimdi giyin, hemen dışarı çık. Ya bir yakın yerden bir kolonya al, yahut bir çiçek yaptır, en yakın hastaneye git. Oradaki nöbetçi memura dersin ki, “Kardeşim burada hiç ziyaretçisi olmayan bir hasta var mı?” İşte filan katta filan numaralı hasta. Git ona, dedim. Gitmiş. Çiçek yaptırmış, gitmiş. Kapıyı vurmuş, girmiş içeriye. Yaşlı bir hanım. Güler yüzle karşılamış. İşte merhaba, nasılsın, iyi misin falan. Biraz konuşmuşlar sohbet etmişler, sonra bana müsaade efendim, demiş. Güle güle yavrum demiş yaşlı hanım. Gelecek hafta, gene gelmemi ister misiniz diye sormuş. Demiş ki yaşlı kadın, yavrum geldin, beni ziyaret ettin, ben burada aylardır yatıyorum kimsem yok. Arayanım yok, soranım yok. Çok teşekkür ederim, beni o kadar mutlu ettin ki, lütfen demiş gelecek hafta da başka bir ziyaretçisi olmayan bir hastaya git, onu mutlu et, demiş. Onun üzerine, birden bire dünyam değişiverdi diyor arkadaşım. Bu cevap üzerine sanki hayata yeniden gelmiş gibi oldum diyor. Hanımın elini öpmüş, ayrılmış. Ondan sonra gene hayatına devam etmiş. Şimdi bir müessesenin genel müdürü. Yani demek istediğim yavrum, böyle minicik şeyler insan hayatını yerine göre öyle etkiliyor ki.


...


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]