Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Yaşama sanatı
Gönderen : Özden
Tarih : 12/25/2011 1:18:14 PM


 


Sevgili Babacigim hayirli gunler,,


 


Bu güzel kış gününde bu coğrafyada da artık havalar serinlemişken , akşamları serin esen rüzgarı derinden hissetmeye başladığımız şu günlerde artık yazın ve sıcakların rehavetinden, bezginliğinden kurtuluyoruz. Dışarlarda serinde yürümek hoşumuza gidiyor. Şöyle bir silkinip kendimize geliyor daha bir dinçleşiyoruz sanki. Bütün bu değişimler olaylara daha farklı açılardan yaklaşabilmeyi, dinç ve serin akılla düşünebilmeyi kolaylaştırıyor bir bakıma..


 


Bu günlerde etrafımızda pek çok yeni evlenen  kardeşlerimiz olduğu gibi ailevi sorunlarından dolayı dertlenen , anlaşamamaktan yada yanlış anlaşılmaktan şikayetçi pek çok arkadaşımız da var... Bir bakıyorsunuz ki büyük umutlarla ve isteklerle yapılan evlilikler kısa bir süre sonra ızdıraba dönüşmeye başlamış... Üzülüyor insan ... Hatta yıllarca bu şekilde ızdırap içinde yaşıyan dostlar var biliyorum. işte bu çok önemli konu , aile içindeki anlaşma , anlaşamama, karşılıklı hoşgörü, saygı, iyiniyet ve davranışlar bana küçük bir hikayeyi anımsattı. Böyle hikayeler bazen gerçekleri nasıl da en yalın haliyle ortaya koyarlar.


 


Hikaye bu ya; Bir adamcağız çok kısa süre arayla önce oğlunu sonra kızını evlendirmiş. Tabi epeyce yorucu ve stresli günler geçirmiş. Neyse aradan bir süre geçmiş birgün yolda girderken bir arkadaşına rastlamış. Arkadaşı merak ve heyecanla sormuş.


“Dostum nasılsın, nasıl gidiyor çocukların ayrılıklarına alıştın mı?. Nasıl damadından gelininden memnun musun, çocukların durumu nedir?” diye.


Adamcağızın gözleri sevinçle parlamış. Başlamış anlatmaya…


“Ah dostum”. Demiş. “Allah öyle iyi bir damat verdiki sorma.. Kızım çok çok mesut. Kocası gözünün içine bakıyor. Elini soğuk sudan sıcak suya sokmuyor. Eve hemen bir hizmetçi tuttular bütün işleri o yapıyor. Kocası çok uyumlu yemek seçmiyor, ne olsa yiyior. Hatta o gün kızımın canı istemezde pişirmezse bişey demiyor, hemen dışardan hazır ısmarlıyorlar. Kocasının eli bir bol, bir cömert ki  ki sorma. Hergün gitmeden günlük harçlığını yatağın başucuna bırakırmış, Uyandırmaya  kıyamıyor karısını. Öylece çekip gidermiş. Kızım canı ne isterse alıyor , geziyor , yiyor içiyor, canının  istediği gibi yaşıyor ,  kocası hiç karışmıyor.


 


Arkadaşı şaşırmış “Anladım demiş Allah mutluluklarını daim etsin peki oğlandan ne haber?”


 


Adamın yüzünü bir hüzündür kaplamış;


“Ah birder hiç sorma “demiş… “Bir cadaloz geline çattık ki… Kız hiç bir iş yapmıyor evde. Bir copu bile düştüğü yerden kaldırmıyor. Hemen hizmetçi isterim diye tutturmuş. Yemek yapmayı da bilmiyor, yaptıkları zaten yenmiyor, Birde oğlum yorgun argın gelince ara telefonla hazır ısmarla beğenmiyorsan dermiş utanmadan.. Oğlumun bütün kazancını alışverişte tüketiyor. Sabah kocasını uğurlamak için bile uyanmıyor. Kahvaltı hazırlamıyor. Ah sorma oğlumun durumu içler acısı yani… Allah yardım etsin napicaz bilmiyorum.”….


 


İşte böyle yanlış yada doğru,  İki ailenin yaşadıkları aynı olmasına rağmen iyi olan , bizim durduğumuz yere ve baktığımız yöne göre değişiyor bu hikayede… Peki gerçek iyi ve doğru nerde … O bu hikayeye hiç uğramamış …


 


İşte yaşamda pek çok olay böyle subjektif bakış açıları ile gerçek anlamını ve değerini yitiriyor.   Mesaj ne denli açık değil mi ? Bize yapılmasını istemediğimizi yapmayacağız karşımızdakilere… Kendimizi onların yerine koyup düşüneceğiz… Farzedin ki bir hata yaptı karşıdaki , olur a insanlık… Düşüneceğiz hatalı olan biz olsak nasıl bir anlayış, nasıl bir davranış beklerdik ondan… öyle davranacağız !... öyle karşılık vereceğiz!...


 


İnsan insanın aynası aslında. Ne verirsen onu alıyorsun. Nasıl görünürsen öyle görüyorsun. Ne taraftan yaklaşırsan karşındakine , oda sana o açıdan yaklaşıyor, elini uzatırsan oda uzatıyor, dokunursan o da dokunuyor parmak uçlarına…


 


O zaman haydi ne bekliyoruz, uzatalım ellerimizi anlayışla, hoşgörüyle, bağışlayıcılıkla, şefkatle , saygıyla ve sevgiyle……


 


Unutmayalım ki bazen bir KELEBEĞİN ÖMRÜ kadardır HAYAT... Ne KIRMAYA gelir.. Ne de KIRILMAYA..


Ne olur sevdiklerimizi incitmeyelim,  Çünkü onları birgün; incitmek için bile bulamayabiliriz...!


 


Sonsuz sevgi , muhabbet ve dua ile ellerinizden operim.


 


 


Özden


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]