Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sabır ve Şükür
Gönderen : Özden
Tarih : 1/8/2012 8:52:15 AM


 


Sevgili Babacigim Nasilsiniz  

Yeni konferansinizin duyurusunu gordum. Inanin cok memnun oldum ama orada olabilmeyi de cok isterdim. Ne guzel Gonul Dostlari ile bir arada olacaksiniz. 



Efendim hatirlarsaniz 2006 yilinda size yazdigim mektuplardan birinde asagidaki yaziyi paylasmistim. Simdi yillar sonra arkadaslarla ve sizlerle yeniden paylasayim istedim. 



Ellerinizden opuyorum. Sonsuz sevgi ve saygi ile..







Öğlen olmak üzereydi.. Elimde kahve fincanım pencerenin önüne oturdum . Dışarıda öyle güçlü bir sıcak vardı ki balkona bile çıkmayı göze alamamıştım. Camlara elimi sürdüm, renkli camlar güneş ışığından ısınmıştı. Havada ağır birde nem vardı. Gökyüzünün o güzelim mavisi , sarımtırak bir sis tabakası ardında kaybolmuştu. Yanıbaşımızda hızla yükselen inşaata baktım. İşçiler , başlarını, yüzlerini sarmışlar karıncalar gibi çalışmaya devam ediyorlardı. Nede hızlı yükseliyor bu inşaat diye düşündüm. Daha başlayalı ne kadar olmustu ki? . Şimdiye dek hiçbir yerde bu kadar hızla ilerleyen , bu kadar çok sayıda gökdelen inşaatını bir arada görmemiştim. İşçiler , iş makinaları gece gündüz çalışıyordu. İşçiler ise Hintli, Afgan yada Bangladeşli. Gülümsedim. Aslında bu modern yüzlü yeni dünya şehrinin gerçek kurucuları bu işçiler diye düşündüm.



Öğlen ezanı duyuldu. İnsanı etkileyen , gür ve berrak bir sesle okunuyordu. Bir kıpırdanma oldu işçiler arasında . Baktım, bir karton , bir koli parçası, bir çimento çuvalı bulan , üzerinde namaza duruyordu. Yüce yaradanın huzurunda , o müthiş sıcak altında , kavrulmuş bedenler saflar oluşturuyordu. ….Tam gün çalışan klimanın serinliğini daha bir çok hissettim sırtımda bir an. ……dondum!……



Penceremin önüne geri döndüğümde adamcağızlar küçük gruplar halinde kızgın betonlara oturmuş , birer madeni kabin içersindeki yemeklerini paylaşarak yiyiyor , sohbet ediyorlardı. Birden çok neşeli , mutlu göründükleri dikkatimi çekti. Yemeklerini bitirenler ise yine betonların üzerinde uzanmış , yorgun bedenlerini biraz da olsun dinlendirebilmek için uyumaya çalışıyorlardı… Bir iki gün önce de görmüştüm de uzun uzun düşünmüştüm bu manzara üzerine .  Demiştim ki kendi kendime : ’Aslında belki de onlar bizden , buradaki pekçok kişiden daha mutlu ve huzurlu görünüyorlardı.  Çalışacak işleri var, yiyecek ekmekleri var hatta para biriktirip memleketlerindeki ailelerine de yollayabiliyorlar. Başkaca bir kaygıları da yok. Bizim uğraştığımız yapay problemler onları hiç ilgilendirmiyor bile. Bir araya geldiklerinde oturup şükrediyorlar ve huzur içinde muhabbet ediyorlar” . Evet fındık kabuğunu doldurmayacak dertler edinenlerin yapay problemlerinin , fındığa can verenle ilgilenenler için hiç bir önemi olmayacağını anlamak zor değil…..



Geçen sene taşındığımızda bizim evin eşyasını da dört beş Afganlı taşımıştı. Onları hatırladım bir an. Bir düşünün , biz ağır bir eşyayı birer ucundan tutsak , taşımaya kalsak, birbirimize nasıl komut yada işaret veririz, nasıl sesleniriz. ‘Dur , yavaş , hadi yavaş yavaş” falan deriz değil mi? Onlar ise her eşyayı yüklendiklerinde birbirlerine sadece” Sabır sabır sabır’ diyorlardı. Koca gün bir evi yerleştirdiler ağızlarından başkaca birşey çıkmadı.. Ne bir ah , nede of… sadece sabır , sabır, sabır …..



Sabretmeyi biliyorlar dedim, şükretmeyi de biliyorlar, zikretmeyi de…. Birde fikredebiliyorlarsa ….. Utandım … Yaşamım boyunca sarfetmiş olduğum her memnuniyetsizlik ifade eden kelime için utandım, tek tek…



Sabır ve şükürle ilgili bir hikayeyi hatırladım birden . :

“ Hicretin ikinci asrında iki Allah dostu yaşarmış . Birinin adı Sakik, diğeri İbrahim Ethem… İşte bu iki veli karşı karşıya oturmuş sohbet ederken , Sakik sormuş:’

Nasıl yaşıyorsunuz? ‘

İbrahim Ethem :

’ Nasıl yaşayacağız.. Bulursak şükrediyoruz. Bulamazsak sabrediyoruz…’diye cevaplamış.

Sakık” Bizim Horasanın köpekleri de böyle yaparlar.” Demiş.

Bu cevaba şaşıran İbrahim Ethem:“Ya siz ne yapıyorsunuz?’ deyince

Sakik:” Biz mi? Bulursak bizden daha muhtaç olanlara veriyoruz . Bulamazsak şükrediyoruz." diye cevaplamış.

İbrahim Ethem ayağa kalkıp dostunun elini öpmüş. İşte marifet sırrına erenler böyle tatlı tatlı konuşur ve birbirlerinden tatlı tatlı ayrılırmış. Herkes noksanını görmeğe, gidermeye , bilmediğini öğrenmeye çalışırmış……



İşte burdaki işçilerde her daim sabrediyor , bulamadığında şükredip bulduğunda ise hep beraber paylaşıyorlardı benim gözlediğim. Bu hikaye canlanıverdi gözümde… Onlar bu hikayeyi bilmiyorlardı ama yaşıyorlardı işte. !......



Onlardan öğrenilecek ders alınacak çok şey var diye düşündüm…Kendimize dert edindiğimiz anlamsız yapay sorunları bir tarafa bırakıp düşünmeliyiz biz de ….. Daha çok çok kullanmalıyız bu üç kelimeyi sabır , şükür ve zikir . Bir de fikretmeliyiz. Düşünmeliyiz . Belki de en az yaptığımız şey bu bu yaşam kargaşasının içinde . Programlanmış robotlar gibi haraket ediyoruz. Gazete denilen kağıt parçaları, televizyon proramları , etrafımızdakilerin hiç durmadan yaptıkları yorumlar ve yönlendirmeler…. Ve daha pekçok olumsuz etken programlıyor bizi. Oysa bir başarabilsek düşünmeyi, farkına varmayı … etrafımız öyle güzelliklerle mucizelerle dolu ki…. Her kötü dediğimizde de ne dersler ne güzellikler saklı….



Rahmetli Kardeşciğimin yıllar önce dediği gibi “… düşünelim katiksizliği, saflığı; eldeğmemişliği, dokunulmamışlığı ,salt olanı ve güvenelim kendimize…. Salt olan, mutlak olan öyle bir ateş ki, ateş üstüne ateş. Öyle bir yağ ki nerdeyse kendi kendini tutuşturacak billurlukta. Ve salt güzellik nurun adı , kim ne derse desin senin içinde… Neyi görmek istersen onu görürsün, neye dokunmak istersen ona dokunursun. Sen uğrunda evrenin yaratıldığısın. …….’



Düşünelim ve artık farkına varalım bazı şeylerin…



Hayirli Cumalar olsun...



Sevgi ve dua ile..


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Sabır ve Şükür Yazan Özden
Cvp: Sabır ve Şükür Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]