Merhaba Muhterem Efendim;
Size, hep yazmak istedim, amma içinde "BEN" olmadan yazabilmek.Ne beğenilmek, kabul görmek derdiyle, ne de ayıplanıp, hakir görülmek endişesiyle...Sadece yazanın ve yazdıranın "O" olduğu idrakiyle yazabilmek. Kendime pay çıkarmadan, yalnızca Allah Rızası için...Yalnızca O'nu, yalnızca O'na ve yalnızca Onunla yazabilmek...Ve sonra gözyaşlarıyla şükür secdesine kapanmak, o Yüceler Yücesine elimi hayra vasıta kıldığı için...Biliyorum ki, O güzeller güzeli dilediğini aziz eder, dilediğini de zelil eder..Ama, ne yazık ki hala adam olamamış, kemale ulaşamamış nefsimle yazıyorum yine, Efendim...Benliğimle dimdik durmuş, Rabbimi bulma ve bilme çabasındayım, kuyruğunu yakalamaya çalışan bir kedi misali...Edep ve tevazu her daim dilimde ama hakkıyla bir türlü hale geçiremediğimi düşünüyorum.Efendim, "Tevazu, kendinde varlık görmeyip, her yerde ve her şeyde HAKKIN tecelli ettiğini görmekle mi yaşanabilecek bir haldir? ve EDEB insanın her hususta haddini bilmesidir, denilebilir mi? Yolumu aydınlatacak cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum, Efendim.
Ellerinizden hürmetle öper, gönül dostlarına selam ve sevgilerin en içten gelenini sunarım.
MUHİBBİ
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Hayırlı günler Yazan "Muhibbi"
Cvp: Hayırlı günler Yazan Sabri Tandoğan