Pek kıymetli Sabri Beyefendi. Ellerinizden öpüyorum. Gönül sohbetleri kitaplarınızı sürekli okuyorum. Topluma çok faydalı bir eser vermişsiniz. Sizi kutlarım.
Bu kitapları okurken, aklıma lise arkadaşlarımdan biri geldi. Bu kitaplarda bahsettiğiniz bazı hususlar onda mevcuttu. Ve bu onun cennet gibi bir öğrencilik hayatı yaşamasını sağladı. Bu satırları ondan habersiz yazıyorum, gerçek adını yazmayacağım, ondan faruk diye bahsedeceğim. Faruk sınıfın hem en başarılı öğrencisiydi, hem en çok sevilen öğrencisiydi, hem en mutlu öğrencisiydi. Başarılı insanlar genelde kıskanılırlar fakat onu kimse kıskanmıyordu, herkes onu çok seviyordu. Faruk her zaman her koşulda son derece uyanık ve dikkatli bir insandı. Matematik dersini dinlerken de, bahçede futbol oynarken de, arkadaşlarıyla şakalaşırken de o anın içinde yaşardı. Ne geçmişi ne geleceği çok kurcalamazdı. Yaşadığı her andan keyif almasını bilirdi. Çevresini maksimum dikkatle incelerdi. Arkadaşlarında, öğretmenlerinde, yaşadığı ortamda bir güzellik arardı, bir ilginçlik arardı ve bulduğu şeyleri çevresine anlatırdı. Kimseyi kıskanmazdı. Kendinden her hangi bir konuda daha meziyetli bir arkadaşını gördüğü zaman bunu mutlaka o arkadaşına söylerdi. Okul birincisiydi fakat bununla övünmezdi, bunu şımarıklığa asla çevirmezdi. Dünyaya karşı içinde çok büyük bir yaşama sevinci taşırdı ve hiç bir şeyin bunu zedelemesine izin vermezdi. Cennet gibi bir lise hayatı yaşadı. Hem en başarılıydı, hem en çok sevilendi, hem de hayattan en çok keyif alandı. Şunu vurgulamadan geçemeyeceğim. Faruk un, sizin gönül sohbetlerinde anlattıklarınızla uyuşmayan tarafları da vardı. Ancak bu kadarı bile, onun rüya gibi bir talebelik geçirmesine yeterli oldu. Faruk üniversite imtihanında türkiye derecesi yaptı. Boğaziçi üniversitesini kazandı .Orayı da birincilikle bitirdi. Şimdi üst düzey bir şirkette genel müdür.
Efendim kıymetli vaktinizi aldım. Tekrar ellerinizden öpüyorum.