Muhterem hocam,

Size ve tüm dostlara gönül dolusu selamlarımı sunarım.

14 Şubat sevgililer günü. Aynı zamanda dualarla andığımız rahmetli eşinizin Hakk’a göçüş yıldönümü. Allah gani gani rahmet eylesin, ruhu şâd, mekânı cennet olsun.

Sevgimizi kutlamak hatta yaşamak için bir güne ihtiyacımız olmadığı halde kapitalist sistemin maddeci ve pazarlamacı hayat anlayışı tüm yaşam kültürümüzü belirliyor. İstemesek de  bize dayatılan ve bize ait olmayan bu değerlere sahip çıkıyoruz.

Eskiden tasavvufun adı yokmuş kendisi varmış ,şimdi tasavuffun adı var kendisi yok. Aynı misal eskiden sevginin günü yokmuş, kendisi varmış. Şimdi sevginin günü var, kendisi yok.

 Melih Cevdet'e sormuşlar "Evlilik nedir?" diye. "Eskiden " demiş, "kız tarafının ve oğlan tarafının ailesi biraraya gelir, yeni çiftin kuracağı yuva için beraber hazırlık yapılır, beraberce yeni ev düzülürdü. Tabi o zamanlar evler genelde bahçe içinde müstakil evlerdi. O yüzden buna "evlenmek" denirdi. Şimdi ise yeni evliler apartman dairelerinde yani katlarda oturuyorlar, bu yüzden artık evlilik "katlanmaktır"  demiş.

Dünyanın en çok boşanma oranına sahip ülkemizde evliliklerin çoğu para, makam, mevki, güzellik, yakışıklılık gibi kriterlere göre belirlendiği için insanlar artık  katlanamıyorsa boşanıyorlar.

Adamın biri arkadaşına sormuş:

"Evlenmiyor musun?"

"Şartlarımı tutarsa olur" demiş arkadaşı

"Ne istiyorsun ki?"

"Zengin olsun ,güzel olsun, akıllı olsun, dindar olsun,  kültürlü olsun, şefkatli olsun, ciddi olsun, itaatli olsun, bir de esprili olsun."

"Ama  bu imkansız." demiş adam, "artık birden fazla evlilik yasak !"

Delikanlının biri evlenmeye karar vermiş ama her dar gelirli gibi o da korku ve endişe içindeymiş."Bak hayatım" demiş, "Şimdiden söyleyeyim de, sonra söylemedi demeyesin. Ayda elime geçen para topu topu 1000 liradır. Ne bir kuruş eksik, ne de fazla. Bu kadar az bir parayla bir ay idare edebilir misin? Onu merak ediyorum.Genç kız delikanlıya cevap vermiş: "Ben idare etmesine ederim, ama sen neyle yaşayacaksın?"

Necip Fazıl üstada sormuşlar:

"Kırılan kalp yine sever mi?"

Üstad kendinden emin bir şekilde cevaplamış.

"Evet"

Adam hemen  sorusunu devam ettirmiş.

"Peki, üstadım siz hiç kırılan bardaktan su içtiniz mi?"

Tabi üstad bu. Hemen arkasından tarihe geçecek bir cevap vermiş:

"Peki, sen hiç bardak kırıldı diye su içmekten vazgeçtin mi ?"

Ve son söz:

“Cebinde paran varsa  koluna giren çok yâr bulunur. Önemli olan kuru ekmek yerken sana zeytini uzatacak yâri bulmaktır.”

Saygı ve sevgilerimle

Öğrenci