Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Çiğdem Seçkin Gürel Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen : Çiğdem Seçkin Gürel
Tarih : 3/12/2012 4:37:07 PM


 



Aziz Büyüğümüz, Çok Değerli Dostlar,


Sizleri, yeniden merhaba diyebilmenin güzelliği ile saygı ve sevgi ile selamlıyor ve Sayın Büyüğümüzün eski yıllara ait bir TV notunu sunuyorum.


 


Hepinize hayırlı, güzel günler dileğiyle…


 


 


 


Çiğdem Seçkin Gürel


 


 


SAYIN BÜYÜĞÜMÜZ SABRİ TANDOĞAN’IN GÖNÜL SOHBETLERİNDEN NOTLAR - 48


 


KONU: İNSANLARIN HUZURSUZLUĞU                                                               


15 Temmuz 2000 Cumartesi


Sabri Tandoğan


Biz izleyicim çevresindeki insanları çok gergin, bunalım içinde ve huzursuz bulduğunu ancak bütün bunlara bir anlam veremediğini söylüyor ve bu konuyu sohbetimizde işlememizi rica ediyor.


Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri Tefrizname isimli bir eserinde


      “Hak şerleri hayreyler


      Zannetme ki gayreyler


      Mevla görelim neyler


      Neylerse güzel eyler”


 


der. Bu şiir adeta tasavvufun özü gibidir. Neden bilmem, bu şiirle bile pek çoğumuz birçok karamsarlıklarından kurtulabilir. Biz kendimize göre bir dünya, kendimize göre eş, arkadaş, iş, komşu, dost istiyoruz. Hocalarımızın bile bizim istediğimiz gibi olmasını istiyoruz. Ama acaba bu bizim hakkımızda hayırlı olur mu diye hiç düşünmüyoruz:  Acaba her şey gönlümüzce olunca bir süre sonra ortaya bir firavun, bir nemrut çıkmaz mı? Bir insanın tekâmül edebilmesi için zaman zaman sıkıntılar yaşaması lazım. Hz.Yusuf (RA) günahı olmadığı halde birçok sıkıntılar çekti, hapishanede yılanlar, çıyanlar içinde kaldı. Resullullah (SAV)  Efendimizden daha çok sıkıntı çeken hiç kimse olmamıştır. İnsan sıkıntı çekmeden, acı çekmeden ruhen tekâmül edemez, olgunlaşamaz. O bakımdan karşılaştığımız problemleri eziyet olarak görmeyelim, benim olgunlaşabilmem için bu problemi yaşamam, üstesinden gelebilmem için mücadele etmem lazım, bu benim tekamül etmem için gerekli diyebilelim.


Meşhur bir Alman teknik direktör vardı hatırlarsınız: Derwall. GalataSaray’a gelmişti ve antrenmanları öyle ağır yaptırıyordu ki futbolcular onu şikâyet ettiler. O da bunun sebebi olarak “Eğer amacıma ulaşmam isteniyorsa bu şekilde davranmak zorundayım, futbolcular henüz başarı çizgisinden çok uzak” açıklamasını yapmıştı. İşte bu karardı ki GS’a UEFA kupası kazandıracak bir yolun başlangıcı oldu.


Hem acaba biz aşk yolunda yeteri kadar yürüyebildik mi ki kendimize göre insan arıyoruz? Resullullah (SAV)  Efendimiz “Size kulağı küpeli bir Habeş bile üst olsa, ona hürmette kusur etmeyiniz.” Buyuruyor. Biz herkese saygı, sevgi gösterebilmeliyiz. Benim hiçbir zaman arabam olmadı. Ama hep arabası olan yakın dost ve diğer bütün insanların arabalarıyla en ufak bir sorun yaşamamaları için dua ederim. Belediye otobüsüne binsem, iyi ki bunun için param, sağlığım var diye düşünürüm. Kendimizi hep üst basamaktakilerle kıyaslamak da hayat yolunda yaptığımız yanlışlarımızdan birisi oluyor.Bir gün bir doktor arkadaşım bana beni yeni arabasıyla gezdirmek istediğini söyledi. Araba öyle güzeldi ki ben acaba ayakkabılarımı çıkarsam mı diye bile düşündüm. Ama o diğer arkadaşlar BMW aldılar ben bu arabadan utanıyorum dedi. Ürperdim. İçimden inşallah sonu hayır olur dedim. Uzun sürmedi bu arkadaşın işleri bozuldu.


Ben bir insanın güzel yaşaması için, güzel sanatlarla da ilgilenmesinin yararlı olacağı inancındayım. İnsan ruhu güzelliklerle dolu olunca huyu da güzelleşiyor. O nedenle imkan nispetince güzel sanatlarla ve doğayla ilgilenmeli. Bir çiçeğin açılışı, yapraklarının çözülüşünü izlemek bizi huzurla doldurmaya yetebilir.


Bence bir insan kendi huzursuzluğunu çevresine, maddi imkansızlıklarına bağlarsa hata etmiş olur. Benim çocukluğumdan beri tanıdığım huzur dolu kimseler, birkaçı hariç hepsi yoksul semtlerin insanları idi. Bu insanlar bana hep ışık tuttular. Onlar ne trilyoner, ne katrilyonerdiler ama hayatıma hep güzellikler kattılar. Bütün mesele insanın toplumu, çevresini olduğu gibi kabul etmesidir. Ben her gece dua ederim: “Yarabbi beni iyi ki bu ülkenin insanı olarak yarattın. Evliyalarla dolu, toprağı şehit kanlarıyla sulanmış. Beni Müslüman bir ana bananın çocuğu yarattığın için sana şükürler olsun Allah’ım (cc)” derim. Şükür olunca acılar tatlılaşır, karanlıklar aydınlanır. Ne yazık ki toplumumuzda bugün şükür duygusu azalıyor.


Ben dikkat ettim şükür duygusu olan insanda ayrı bir güzellik oluyor, huzur oluyor. Danıştay’da da böyle bir güzel arkadaşım vardı: Selahattin Falay. Ben onun kadar şükreden bir insan görmedim. İşe gelince masasını öperdi. “Çocukluk arkadaşlarım şimdi yoksulluk içindeler bense buradayım” derdi. Bir öğlen bana “Sabri Bey,” dedi, “kuru fasülye yaptım. Öğlen bana gidelim, beraber yiyelim.” Gittik. Eve geldiğimizde önce evinin kapısını öptü. Sonra “Allah’ım (cc), Sana sonsuz şükürler olsun ki içine girebildiğim, misafirlerimi ağırlayabildiğim bir evim var.” Dedi. Sonra ellerimizi yıkamak içinlavaboya geçtik, önce lavabosunu öptü. Çocukken çok kalabalık bir evleri varmış, el yıkamak için sıraya girerlermiş. Şimdi sıra beklemeden ellerini yıkayabildiği için şükretti.


Farz ibaretleri yaptıktan sonra da hep “Namaz-ı Daimun” içinde olmak ne güzeldir. Nasıl olur bu? Mesela bir kasap müşteriye et tartarken “Allah’ım (cc) bu et yiyenlere şifa olsun, neşe olsun” dese, fırıncı ekmek yoğururken böyle söylese bunlar da namaz-ı daimunda olmaktır.


Önemli olan çevremizde daima güzellikler aramaktır. Andre Gide’nin bir eserinde iki mahkum hapishanenin penceresinden bakmaktadır. Birisi yüzünü buruşturarak yere tükürür, “Amaan,” der “her yer vıcık vıcık çamur içinde”. Diğer mahkumsa gökyüzüne bakar ve “ Yarabbi ne güzel, ne muhteşem bir gece, gökyüzü yıldızlarla dolu der.” İşte bütün incelik buradadır efendim. İnsan güzel yaşamasını bilmeli, her an hayatın güzelliklerini yakalayabilmelidir.


SABRİ TANDOĞAN


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]