Muhterem hocam
Size ve tüm dostlara hayırlı günler diler,selamlarımı sunarım.
Ülkemizdeki en değerli bilim insanlarından biri olan Oktay Sinanoğlu’nun bir yazısısı okudum ve günümüzdeki sorunlara bakarak tespitlerinin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gördüm.
Oktay Hoca özetle şunları söylüyor:
Bir ülkenin diğer bir ülke üzerinde hâkimiyet kurmasının başlıca iki yolu vardır:
1) Kaba kuvvet 2) Yumuşak güç
"Kaba kuvvet" yönteminde bir ülke silah zoruyla işgal edilir; altyapısı, fabrikaları, geçim kaynakları imha edilir. Bir ülkeye 'şunu şunu yapacaksın' dersin; yapmazsa tepesine binersin.Bazen de garibanlar 'peki yapacağız' deseler bile, 'aslında yapmak istemiyorlar' diye bahane edip imha edersin. Bu pahalı ve zor bir yoldur.Ülkeyi işgal etsen bile ulusal bilinç artar,halk sana düşman olur.
"Yumuşak güç" yönteminde ise, hasım seçtiğin ve sömürge yapmak istediğin ülkenin dilini,kültürünü değiştirerek insanlarını senin istediklerini gönüllü olarak yapar duruma, yavaş yavaş, alıştıra alıştıra getirirsin. Bu daha fazla zaman alır, ama çok daha etkili ve kalıcıdır. Bu yönteme maruz kalan halk nesiller boyu kendisine ne olduğunu, ne yapıldığını idrâk edemez, taa ki, işleri bitirilip vatanları elden gidinceye dek.
Birinde silahları kullanırsın, diğerinde filmleri, TV dizilerini,müziği,edebiyatı, hatta çizgi romanları kullanırsın. Batının yumuşak güç kullanarak sömürgeleştirmede en başarılı olduğu ülke Türkiye’dir. Dünyada Türkiye kadar gönüllü köle olmak isteyen başka bir ülke yoktur.Türkiye’ye sömürge demek iltifat sayılır.
Onun için, 50 yıl öncesinden başlayarak "Türkçe giderse, Türkiye gider" demiştim.Yumuşak gücün en müthiş silâhı bir ülkenin dilinin ve kültürünün yokedilmesidir. Bu bir buçuk nesilde olabiliyor. Bu âfet ile 50 yıldır mücadele etmekte olduğumu biliyorsunuz. Ve nihâyet, Türkiye'de 'Büyük Uyanış' başladı ve hızla büyüyor.Büyük sorunlar küçük adımlarla çözülür.Bu bilimde de böyledir, hayatta da böyledir. Halkımız bu sefer de mânevi kurtuluş savaşını kazanacaktır. Eminim...
Evet, Oktay Hoca’nın sözleri böyle...Bir insanın hayata ve kendine karşı takınacağı en kötü ve talihsiz tavır sorunlar karşısında pes etmektir. Sorunlarımız Everest dağı kadar büyük olsa bile bir dağcı gibi adım adım ilerlemeye çalışmalı, bir dağcı gibi bazen aşağıya inmek zorunda kalsak bile her zaman sorunları aşmaya çalışmalıyız. Zirveye çıkmaya ömrümüz yetmese bile en azından bir amaç için yaşamış ve mücadele etmiş oluruz. Hayat karşısında pes ettiğimizde ve bir amacımız ve umudumuz kalmadığında zaten hayatımız bitmiştir.
Saygı ve sevgilerimle
Öğrenci