Almanya'da yapılan bir araştırma televizyon alışkanlıklarıyla ilgili çalışmalara yepyeni bir boyut kazandırdı. İlk kez televizyonun insan hayatındaki uzun süreli etkisi incelendi. Zürih Üniversitesi tarafından 42 bin kişi üzerinde yapılan araştırmaya göre kişi ne kadar çok televizyon izlerse o kadar mutsuz oluyor. Daniel Kahneman adlı bilim adamı tarafından yapılan bir araştırmada, kadınlara gün içinde en çok ne zaman mutlu oldukları sorulmuştu. Yanıt "seks sırasında ve televizyon izlerken" oldu. Buna rağmen Zürih Üniversitesi'nde yapılan araştırmanın sonuçları televizyonun uyuşturucu maddelere benzediğini ortaya çıkardı. Uyuşturucuda olduğu gibi, televizyon karşısında da önce rahatlama hissi doğuyor.Ancak nasıl uyuşturucu sağlığı bozuyor ve kötü bir bağımlılık haline geliyorsa televizyon da ruh sağlığını bozuyor.

Uzmanlar diziler,filmler ve haberlerdeki şiddet, gerilim ve seks içerikli programların o anda olmasa bile bilinç altında çok olumsuz bir etki yaptığını ve ertesi güne mutsuz başlamamızda en büyük etken olduğunu belirtiyor.Ayrıca televizyon daha fazla şeylere sahip olma isteğimizi üç misli artırıyor,beklentiler çoğalıyor dolayısıyla insanları hayatdan daha az memnun bir psikolojiye sürüklüyor.

Ancak televizyonun asıl korkunç etkisi çok daha farklı boyutda olmakta.Wikipedia’nin kurucusu Jimmy Wales’e gore son 50 yıldır çoğu ulkede televizyon ile politika yapılıyor.1950'lerden baslayarak televizyon politikada önemli etkiler yapmaya başladı. Ve bugün ağırlıklı olarak mesajlar televizyon ile otoriter bir şekilde kafalara kazılıyor. Televizyondan gelen mesaj izleyenin fikrini sormadan ne yapması gerektigini söylüyor.İngiltere'de David Icke isimli gazeteci “Illumaniti ve Yeni Dünya Düzeni” konularından bahsettiğinde insanlar fazla ciddiye almamıştı.İnsanların nasıl yıllarca uyutulduğu artık az da olsa konuşulmaya başlandı. Zihin kontrol etme araçlarının en başında gelen televizyon sayesinde insanların büyük bir kısmı kendilerine verilen bilgileri doğrudan alan ve düşünmeyen sürülere dönüştürüldü.Şu anda büyük televizyon şirketlerinin tamamına yakını dünyayı yöneten tekellerle doğrudan bağlantılı.Zihin kontrol projesi olan MK-ULTRA projesini başlatan Allen Dulles'in çok vurucu bir sözü var; "Birinci aşamada propaganda, depolitizasyon ve kitlesel sindirmeyi sağlayacağız."; "İkinci aşamayı da bireyin beyninde kazanacağız" diyor.Beyin yıkama araçlarından en önemlileri de televizyon programları ve filmler.

Sürü haline getirilen toplumun özelliklerini ise çok yakından gözlemleyebiliriz.Kültür seviyesi giderek düşen,analitik düşünme yeteneğinden yoksun,bireyci,insanlara ve kendisine yabancılaşmış,sadece tüketime yönelik yaşayan yeni bir insan türü.Televizyon olmasaydı bunu o kadar kolay başaramazlardı.

Sevgi ve saygılarımla

Çetin Dikmen

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :