Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sağlam ipe sarılmak
Gönderen : Özden
Tarih : 5/8/2012 8:44:27 AM


 


 


Hayırlı Günler sevgili babacigim,


Nasilsiniz. Insaallah sagliginiz yerindedir. Her zaman dualarim sizinle...


 


Ne güzel bir güneş doğdu yine bu sabah... yavaş yavaş aydınlanırken yeryüzü , turuncu sarı renk cümbüşü yerini pırıl pırıl bir aydınlığa bırakırken, güneşin yakamozları yansirken denizin üzerinde; bu muhteşem tabloya dalmış yüce yaratıcının sanatını seyrediyordum. Dunayayı, yaşamı, canlıları ve insanları....


 


Bu harkulade güzellikler içinde yaşamak ne büyük mutluluk... İnsanın içi coşku ve sevinçle doluyor... Yoldan tek tük geçmeye başlayan arabalara, yürüyen ınsanlara bakıyorum... Ah!!! diyorum yine pek çoğu göremedi bu emsalsiz gün doğumunu.. Belki görselerde hissedemediler derinden bu mucizeyi. Kafalar dolu binbir şeyle.. Gönüller kırgın , kararmış... Bir sürü dert , tasa... Yazık çok yazık.. Ne yapmalı gönül gözünü açıp yaşamın ve varoluşun gerçeklerini gözler önüne sermek için.


 


Bir gönül dostum mektubunda demişti ki:…”Şimdi etrafımdaki dikenleri çalıları temizlemekten de vazgeçtim. Onlara beni acıtmalarına izin vermeden onlara bulaşmadan yaşamayı öğrendim.Onları Yaradandan ötürü kabul etmeyi  öğrendim. Yeryüzünün bir cennet olduğunu öğrendim ve her gün Kainatı seyretmekle O’na olan hayranlığım artıyor” diye sürüp giden satırları okurken aklıma  Yusuf İslam'ın bir konuşmasından bir cümle geldi: “Yaşam taşlık ve diken dolu bir arazide yürümeye benzer. Orada kendimizi nasıl korur sakınırsak incinmemek için, yaşamda da takva sahibi olanlar kendilerini Allah’ın emirlerini yerine getirken hata yapmaktan, yasaklarından, kötülüklerden ve kötülerden öyle korurlar” diyordu…


 


Hayal gücüm birden bu sözleri bir başka ortama taşıyıverdi. Yaşamı bir dağ tırmanışına , zirve yapmaya benzetiverdim. Dağcılara sorsak, eminim bize yolculuklarının güçlükleriyle birlikte güzelliklerini de büyük bir sevinçle anlatacaklardır.


 


Nasıl bir dağcı, tırmanışı sırasında  yorgun düşse de, zorlansa da yoluna devam eder, gördüğü muhteşem doğa, yükseklik, tertemiz hava , harkulade güzellikteki manzaralar ona bütün mesakketleri unutturur, yaşam da böyle işte….


 


Hele bir de kaya tırmanışlarını düşünelim. Kendilerini bir ipin ucuna bağlamış, kah elini koyacak bir oyuk, kah ayağına destek olacak bir tümsek arayarak yavaş yavaş zirveye doğru ilerlerken acaba ne hissederler. Korku hissedeceklerdir elbette, bazen umutsuzluk, bazen cesaret…. Sevdiklerini de düşünürler, yaşadıkları iyi kötü günleri de…  Bir anda ayakları kayıp en derin çukurlara yuvarlanabilme ihtimalleri hep vardır…. Ama geri dönmek yerine hep zirveye bir santim daha yaklaşmak için çaba sarfederler. Bu aşamada yaşamla aralarındaki en önemli bağ bellerine bağladıkları ip tır… Ve de daima bir yukarıya attıkları , kayalara sağlamca çaktıkları halkalara geçirdikleri kanca…. Bu ipi bizi yaşama kuvvetle bağlayan imanımıza  benzettim ben. Sağlam olmalı, bütün ağırlığımızla ona yüklendiğimizde kopmayacak kadar, çok çok sağlam. Ya o kancayı geçirdiğimiz kayalara çakılan halkalar.  İşte onlar da Yüce dinimizin bize öğrettikleri, yapmamız gerekenler, Sevgili Peygamberimizin SAV sünneti ve Kur’an–ı Kerim ile açıklanan gerçekler……  İşte biz ancak böyle sağlam bir imanla ve Kur’an ahlaki ile yaşarsak, içimiz Sevgili Peygamberimiz SAV aşkıyla dolu , o  zaman zirveye ulaşabiliriz. Ve o zorlu tırmanış sonunda  ayaklarımızın üzerinde doğrulup geldiğimiz mesafeye, aştiğimiz zorluklara bakıp  neler hissederiz dersiniz. İşte Rabbimin kulu olabilmek…. Dosdoğru insan olabilmek ihlaslı bir mümin olmak, içi Allah aşkı ile yanıp kavrulan biri olabilmek zirve yapmaktır…. Bunun için o bütün meşakkatlere katlanmaya, her türlü olumsuzluklara, yaralanmalara , tökezlemelere , yorgunluğa , yalnızlığa değmezmi?…. İnsan zirveye ulaşmadan vaz geçermi?...  Üstelik yol zor ve engebeli olduğu kadar, zaman zaman da muhteşem bir yayla yürüyüşü ferahlığında. Her bir zorlu yürüyüşün sonunda bizi dinlendirecek, sevindirecek, bizi bizden alıp götürecek olağanüstü güzellikler, Rabbimin ihsanları, ferahlıklar bekliyor bizleri…. Rabbimin hazinesinde öyle bol ki ihlasla isteyene istediğini geciktirse de mutlaka veriyor, istemeyene de ihsan buyuruyor elhamdülullah…. Öyle ise bize düşen , Sevgili peygamberimizin izinde Kur’an Ahlaki ile ahlaklanarak yürümek…. Hiç yılmadan, , bıkmadan, üzülmeden, sabırla, sebatla, sevinçle, aşkla yürümek….


 


Rabbim hepimizin yardımcısı olsun. Amin!


 


 


 


Sonsuz sevgi ve dua ile ellerinizden operim.


 


 


Ozden


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]