Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Güler Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen : Güler
Tarih : 5/14/2012 10:16:09 PM


 


Sevgili Sabri Baba,


İyi olmanız için dualarımı iletir, müsaadeniz olursa paylaşmak isterim.


Bilindiği üzere; Rabiâtü’l-Adeviye, hususi bir mahremiyet perdesi altında saklı ve ihlâs örtüsü ile gizli olan, aşkla tutuşup, Hakka yakın olan, erenler nezdinde kabul gören mübarek bir validemizdir.


 Basra'da doğup, Kudüs'te vefat eden Adeviye, dindar bir babanın fakir ço­cuğu olarak doğmuş,  küçük yaşta  yetim ve öksüz kalmıştır. Çoçukluk yıllarında, Basra'da kıtlık ve fevka­lâde pahalılık vardı, bu  arada ablaları da dağıldılar. Kimsesiz kalan Râbia'yı zâlim bir kimse yakaladı ve hizmetçi olarak çalıştırdı veköle olarak  bir ihtiyara sattı. O ihtiyarın hizmetçisi olarak işlerini sabırla yap­maya çalışıyordu. Çok zahmetler çekti, ama isyân etmedi. Allahu Teâlâ’nın takdirine râzı oldu, fevkalâde edebliydi.


Günlük hizmetleri yerine getirir, akşama kadar ayakta dururdu. Çoğu gün oruçlu olur, geceleri de Allah Teâlâya ibâdetle geçirirdi.


Bir gece hizmetinde bulunduğu ev sahibi uyandığında Râbia'nın odasından sesler geldiğini işitti. Pencereden bakınca, Râbia'nın, secde ettiğini ve şöyle yalvardığını duydu.


Diyordu ki:


"Ey Rabbim! Benim arzumun senin emrine uymak, saâdetim senin huzurunda bulunmak olduğunu biliyorsun. Elimden gelse, sana ibadetten, bir an geri kalmam. Fakat ev sahibimin hizme­tinde bulunduğum için sana gereği gibi ibâdet edemiyorum..."


Ev sahibi, bunları duydu. Ayrıca, Râbia'nın başı üstünde bir kan­dil bulunduğunu, kandilin bir yere asılı olmadan havada durdu­ğunu, odanın o kandilin nuru ile aydınlandığını gördü ve hayretten dona kaldı.


"Artık Râbia köle olamaz!" diyordu.


Sabaha kadar uyuyamadı. Sabah olunca hemen Râbia'yi çağırdı ve:


"Artık hürsün. Dilediğini yap. Ama burada kalırsan ben sana hizmet ederim." dedi


Râbia teşekkür ederek efendisinden izin istedi, oradan ay­rılıp küçük bir eve yerleşti. Vakitlerini ibâdetle geçirirdi. Kefenini yanında taşır, namaz kılacağı zaman onu se­rer, üzerine secde ederdi.


O’nun en meşhur duası da şudur:


 


"Yâ Rabbi! Sana cennetin için ibadet ediyorsam, beni cennetine koyma! Eğer sana cehenneminden korktuğum için ibadet ediyorsam, beni cehen­neminden çıkarma! Eğer sana senin rızan için ibadet ediyorsam, beni cemâlini seyretmekten mahram etme!"


 


Çok derin saygılarımla ellerinizden öpüyorum.


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]