Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın "Güzellik Avcısı"ndan aldığımız sunum
Gönderen : "Güzellik Avcısı"
Tarih : 5/25/2012 3:37:15 PM


 


Hürmetler Efendim,


Sözlerime başlamadan önce müsaadenizle Ellerinizden öpüyorum, Rabbim rahatsızlığınıza şifalar verir inşAllah. Amin.


Ölümsüzlük iksiri SEVMEK’tir.


Bir kere gerçekten sevdi mi insan ölümsüzleşir.


Ömer HAYYAM’ın dediği gibi, sevgi ile girer toprağa, sevgi ile yeniden çıkar topraktan.


Doğarken sevgi ile toprağa gömülürken sevgi ile, topraktan çıkarken sevgi ile…


Her bir yaratılış sevgi ile…


Geçen gün çam ağaçlarına bakıyordum. Baharın güzellikleriyle çamlar da yeni uzantılarını oluşturmuşlar. Yeni yeni dikenli yaprakları oluşuyor. Ama o yeni uzantıların renkleri daha açık yeşil. Yeni doğduğunu belli ediyor ve o kadar sevimli gözüküyorlar ki…


Düşündüm, her şeyin yenisi, yeni doğmuşu çok güzel. Bu küçücük bir fareden tutun, yumurtadan yeni çıkmış bir yılan bile ne kadar sevimli gözüküyor. Çünkü masum, zararsız gözüküyor. Küçük bir ayı yavrusu düşünün, küçük bir ördek yavrusu, yeni yeni yürümeye çalışan bir tay… bir gonca gül…kim ne derse desin minik bir domuz yavrusu bile ne kadar sevimli.


Allah’ın yarattığı bir şey güzel olmaz mı?


Siyah akrepler, biliyorsunuz en zehirli akrepler olarak bilinir. İnsanı bi soktu mu çok kısa bir sürede öldürebilirler. Peki hiç dikkat ettiniz mi akrep yavruları dünyaya geldiklerinde ve yavru hallerinde iken bembeyazdır. Böyle tertemiz. Ve o halleriyle o kadar zararsız ve bence sevimli gözükürler ki… bunda belki anlayanlar için nice hikmetler gizlidir. Allah’ım idrakimi arttır. Amin.


Sevmek çok güzel bir olay... İnsan birini sevdi mi onun gibi olmaya çalışır. Hele ki o sevdiği Sizin gibi bir Sevgili ise telefon açışınız bile değişir.


İnsan Sizin gibi birisini sevdi mi, sizin sayenizde başkalarına da faydalı olur. Sizi sevene edilen dualar da aslında Sizin’dir.


Sevmek çok büyük bir olay... Gerçekten sevmek ama... Öyle ağzında sakızla “seviyorum” diyenlerden değil. Onların sevgisi o ağzındaki sakızın tadı geçinceye kadardır. Çünkü gerçekten sevse zaten ağzında sakız olmaz.


Seven insan estetik sahibi olur. Masası derli toplu, kılık kıyafeti tertemiz, ütülü ve bir uyum içinde…


Çünkü seven insan sevdikçe sever. Onu sever, bunu sever, şunu sever… Her şeyi git gide sever. Pantolonunu sever; onu çok temiz kullanır, onu sürekli ütülü giyer. Ütüsüz giyse, biraz kirli olsa, ona ihanet etmiş gibi hisseder. Çünkü o seven birisidir. Nasıl dayanır yüreği pantolonunun ütüsüz olmasına.


Elbiseler bile sevmeyi bilen insan da giyinilmeyi ister. Ancak o zaman gerçek güzelliklerini gün yüzüne çıkartırlar.


Sevgili bir terzinin elinden çıkmış ise bir elbise, aylarca askılığında satılmayı beklese bile, aslında o satılmayı değil, onu sevecek kimseyi bekler. Büyük bir umutla o sevgili kimsenin gelip onu almasını bekler. Sevgilinin geleceğini çok iyi bilir, çünkü o sevgiden üretilmiştir. Sevgi her zaman sevgiyi çeker. Bir gün o sevgili gelir, başka hiçbir elbiseye bakmadan, görevliye onu istediğini söyler, askısından alır ve giyer. Çok yakışmışlardır birbirlerine…


Seven insana her şey yakışır. Ama her şey... Yanında çirkin bir insan bile olsa o bile onunla güzelleşir. Başka görünür. Çünkü önceden çirkin olan insanın artık bakışları değişmiştir. Sevdiği gibi bakmaya çalışır ve Sevdiği gibi bakar. Çünkü sevdiği için onun yanındadır. Sevmeye başlamıştır.


Bir insan Sizi sevdi mi onu da severler.


Seven insan Sevdiğine güvenir.


Seven insanda Sevdiğine karşı “acaba” olmaz.


İnsan sevdikçe yüreğindeki o siyah noktalar ne kadar çok da olsa, ne kadar yüreği artık kararmışta olsa, sadece bir milim kadar bile olsa beyazlık varsa ve o beyazlık sayesinde sadece sevmeyi öğrenmişse, işte o yürek, fırtınalı bir günde fırtınadan sonra bulutların kaybolması gibi o siyah noktalardan zamanla arınır, kara bulutlar dağılır ve artık güneşin o ışınları etrafı aydınlatmaya başlar, o yürek sevmeye başlar.


Eğer bir insan sevebiliyorsa, seveceğine inanıyorsa asla pes etmemelidir. Seven insan sevmeye başladıkça güçlenir. Günlerce susuz kalmış bir insan bir yudum su ile nasıl kendine gelirse, hayata küsmüş, insanlara küsmüş bir kimse de o bir yudum su misali, bir yudum sevse hemen kendine gelir.


Her şeye yeniden, hiç olmamış gibi yeniden başlamak için bir yudum sevgi yeter.


Seven insan çok güçlü olur, ama o kadar güçlü olur ki, yürüyemediği halde, ayaklarına basamadığı halde, hastanede yattığı halde, sadece bir saatlik konferans vermek için hastaneden çıkar; belki bir insanın gönlüne hitap edebilirim diye, bir insana faydam dokunur diye, konferans verir. Sonrasında tekrar hastaneye girer, tedavisine kaldığı yerden devam eder. Sevginin yaptıramayacağı hiçbir şey yoktur.


Sevgi fedakârlıktır.


Sizi seven sizin gibidir. O da güçlü olur.


İnsan sevdiğine benzer. Benzemek için çabalamasına gerek de yoktur. Sevmesi yeter. Sevdiği onun gönlüne girer, gönlün güzellikler, sevgiler aşılar.


Sevmek insana “bunu yapacağımı hiç düşünmezdim” i yaptırır.


Sevemeyen insan, “insanlar kötü demesin” , ben kötüyüm desin.


Efendim Sizi seviyorum.


Bunu çok rahat söyleyebiliyorum.


Çünkü kendim de değiştiğimi görüyorum.


Güzele gidiyorum.


Hayat SEVMEK’TİR.


Yaşamak ise SEVEBİLMEKTİR.


23.05.2012


Güzellik Avcısı


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]