Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Çiğdem Seçkin Gürel Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen : Çiğdem Seçkin Gürel
Tarih : 6/29/2012 5:09:34 PM


 


 


Aziz Babacığım, Çok Değerli Dostlar,


 


Yepyeni hayırlar erişmesi duası ile hepinize hayırlı günler, hayırlı cumalar diliyor, en kalbi duygularla sizleri selamlıyorum.


 


 


Saygı ve sevgilerle…


 


 


Çiğdem Seçkin Gürel


 


 


SAYIN BÜYÜĞÜMÜZ SABRİ TANDOĞAN’IN GÖNÜL SOHBETLERİNDEN NOTLAR - 53


 


KONU: HAYATIN AKIŞI ve İNCELİĞİ                                                                       


30 Temmuz 2000 Pazar


Sabri Tandoğan


Yıllar önce Hamburg’a gitmiştim. Bir pazar sabahı parka indim. O gün parkta insanları gözlemlerken huzur içinde dalmışım. Yanıma bir hanım oturdu. Yüzü hiç güzel olmayan bir hanımdı. Sonra benden kalem istedi, tanıştık. 16 yaşında yalnız kalmış. Ama mücadele etmiş, bir mağazaya tezgahtar olmuş. Sonra orada kendisini sevdirmiş. Oraya sonra şef olmuş. “Ama benim gibi çirkin bir hanımla evlenmek isteyen erkek olmayacağı için evlenemedim” dedi. Hobilerini sordum, kitap okuduğunu, felsefeyi sevdiğini söyledi. Öyle tatlı bir söyleyişi vardı ki. O sohbet bana hep ışık tuttu. Hayatımın en güzel anlarından birini yaşattı. Yıllar sonra hatırladıkça da “Ah hep yeniden Hamburg’a gidebilsem ve o hanımla yine sohbet edebilsem” diye içimden geçirdim. O hanım bana önemli olanın dışın değil için, ruhun, aklın güzelliğinin olduğunu öğretti. Şartlarını öyle güzel bir kabul edişi vardı ki. Ben evliliğin olup olmasının önemsenmemesi gerektiğini düşünüyorum. Resullullah (SAV)  Efendimiz “Siz bir şeyin hayırlısını isteyiniz, illa şu olsun, bu olsun, illaki olsun” demeyiniz buyurmuştur. Her şey nasiple efendim. Bunları problem haline getirmemek lazımdır. Öyle evlilikler var ki Allah (cc) yardım etsin.


Fatih Türbedarı bir sözünde “Bir gönlün çok edeple, saygıyla muhafazası gerekir, şikâyetlerle bedbinleşmek Hakka isyandır.” Der.


Aklı başında, hassas bir insanla birlikte olmayı Allah (cc) nasip etsin.


Bir gün bir sanat galerisine gitmiştim. Tatlı bir mayıs güneşi vardı. Çok güzel, insana huzur veren renkler vardı. Biraz sonra ressam geldi. Kısa boylu, değişik bir yüz, nitelendirmek istemiyorum. Konuşmaya başladık, konuştukça o hilkat garibesi gitti çok güzel bir insan geldi. Resimlerini yaparken klasik müzik dinlermiş efendim. O notaları adeta resimlerine işlemişti. O sergiye defalarca gittim, ressamla konuştum. Her gidişte içim güzelliklerle doldu. Önemli olan dışı açıp, içe gidebilmektir. Bırakalım kader hükmünü yürütsün, biz zamanımızın değerini bilelim. Huzur, mutluluk, ne bekarlıkla, ne evlilikle, ne zenginlikle, ne fakirlikle ilgilidir. Bir Yunanlı şair “İnsan huzuru, mutluluğu bir şehirde ıskalarsa, başka şehirde de ıskalar.” diyor.


Ben yalnızken huzurlu olamayan, bir düzen kuramayan, Allah’la (cc) dost olamayan bir insan evlenince de sihirli değnek değmiş gibi huzurlu olamaz diye düşünüyorum. Siz mutluluk denizinde yüzdükçe etrafınızda mutlaka güzel insanlar da olacak. Mutluluğunuzu şarta bağlamayın. İbadetlerinizi yapın, tasavvuf büyüklerini tanımaya çalışın, onların hissettiklerini hissetmeye çalışın. Sevgi dolu olun. Fazıl Hüsnü gibi


“Ben dünyaya ağırlığımca sevgi vermişim,


Ses edin ey uzak diyarların gençleri,


Bütün antenlerimi germişim”


 


deyin.


 


Gülten Akın bir şiirinde


 


“Bekleyin, bekleyin, durmaksızın bekleyin


Bir gün unutulmuş bir aynada bütün sevgiler size dönecek”


 


diyor. Dünya bir dağ gibidir. Ona nasıl seslenirseniz, bir gün o da size öyle cevap verir.


SABRİ TANDOĞAN


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]