Sayın Nesrin Yalaz,

28.12.2006 tarihli mailinizi aldım. Efendim, sizin Diyarbakırlı olduğunuzu öğrenince bayağı heyecan duydum. Çünkü yıllarca önce Diyarbakır’a gitmiştim. Üzerimde bir ömür boyu silinmeyen izlenimler bıraktı. Diyarbakırı sevdim, Diyarbakırlıları sevdim. Onlardan gördüğüm sıcak ve samimi ilgiyi, sevgiyi, dostluğu, kardeşliği yıllarca burdaki dostlarıma anlattım. Öyle güzel anılarım oldu ki,  bazan hatırladıkça gözlerim yaşarıyor. Ertesi günü için uçak biletimi almıştım. Eşim, Rana Hanım’a bir hediye götürmek istedim. Rahmetli hediyeleşmeyi çok severdi. Esnaftan sordum, soruşturdum. Ben kısmet olursa yarın Ankara’ya gidiyorum. Eşime Diyarbakır’dan bir hediye götürmeyi düşünüyorum, ne tavsiye edersiniz? Efendim dediler burma kadayıf götürün. Bu yöreyi temsil edecek en güzel hediye burma kadayıftır. En meşhur burma kadayıf yapan ustaya gittim. Durumu anlattım. Uçağın kalkış saatına göre kadayıfın yetişemeyeceğini öğrendim. Çok üzüldüm.  Usta dedi ki “Beyefendi, siz hiç üzülmeyin, ben ne yapar yapar uçak kalkmadan önce yetiştiririm”. Ve gerçekten öyle oldu. Ben uçağın merdivenlerinden çıkarken usta yetiştirdi. Parasını daha önceden hazırlamıştım. Hemen uzattım. “Çok teşekkür ederim”, dedim. Fakat parayı bir türlü veremedim. Israrlarıma rağmen almadı. “Efendim”, dedi, “yengemize benim küçük bir hediyem olsun”. Gözlerim doldu. Bu incelik, bu zarafet unutulur gibi değildi. Yine bir gün Diyarbakır’da bir kuruyemişçiye gittim. Birşeyler aldım. “Borcumuz ne kadar?” dedim, “borcunuz yok efendim” dedi. “Biz sizi her Pazar günü televizyonda dinliyoruz. Siz bana ve ailemin bütün fertlerine bir ziyafet çekiyorsunuz. Katiyen almam” dedi. Efendim, bu güzel hatıralar nasıl unutulur? Yalnız bu iki olaydan ibaret sanılmasın izlenimlerim. Daha sayılamayacak kadar çok inceliklerle, güzelliklerle karşılaştım. Bir ömür boyu içim yana yana özlemini duyduğum yalansız, riyasız, tertemiz, gerçek sevgiyi ben Diyarbakır insanında buldum. Onun için beni aldınız o güzel günlere, o bütün hücreleri sevgiyle dolan insanların arasına götürdünüz. Size ne kadar teşekkür etsem azdır. Bütün isteğime rağmen Mardin’i göremedim. Siz de dua buyurun, inşallah Allah nasip eder. Efendim, yeni maillerinizi bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :