Hayirli Cumalar sevgili Babacigim ,
Nasilsiniz? Bu guzel cuma gununde de dualarimdasiniz.. Her an Rabbime dua ediyorum sagliginiz icin..
Efendim,
İşte Ramazan geliyor , geldi derken gecti gidiyor bile. Son son on gunun icindeyiz. Ramazan gunlerinin maneviyati ne büyüktür değil mi? küçüklüğümüzden beridir bir coşku , bir heyecan...
Hatırlarım da daha okula bile gitmezdik belki , Ramazanda bizi sahura çağırmayacaklar diye uykumuz hafiflerdi adeta, mutfaktan gelen tıkırtıları duyduk mu uykulu uykulu sofraya gelir otururduk. Oruç tutmasak da sanki o sahur yemekleri dünyanın en eşsiz yiyecekleriydi. Kaçırmak istemezdik... Sanki taze pişirilmiş pilavın kokusu da bir başkaydı , üzüm hoşafı da.. Normal günde hiç yemezdim hoşaf ve kompostoyu ama sahurda ne tatlı gelirdi..
Sonra zaman geçti birer ikişer gün başladık oruç tutmaya.. Kendimize güvenimiz bir arttı ki sormayın.. Annem sabah evden cikarken iyice tembihlerdi , kimse ile tartışmayın, sakın olaki kötü bir laf söylemeyin, kimsenin kalbini kırmayın oruçunuz bozulur sonra diye... Sanki her yanımızı saran meleklerin hafifliği ile kendimi bulutlara yükselmiş hissederim, ayaklarım yere değmezdi bütün gün.. Hele o iftar sofrasını hazırlamak , ne zevkliydi.. Babamın isten gelişini beklemek için pencerenin önündeki yerimi alırdım. Bakardım zengin fakir , kim olursa olsun elinde ufacık da olsa bir paket, bir pide evine doğru koşar adım geliyor... Herkeste bir huzur ve mutluluk hissederdim.. Kalem gibi göğe uzanan minarelerdeki kandillerin yanmasını heyecanla seyreder , ezan sesiyle sofraya koşardık. Hayattaki en lezzetli yemeklerdi onlar.. Hele birde iftara gidilmişse, yada iftara misafir çağrılmışsa sevincimiz , mutluluğumuz daha da katlanarak buyurdu... Sevinci, coşkuyu, ekmeği paylaşmanın bereketi nasıl arttırdığına sahit olurduk.
Bir bayram tatili için ramazanın son günlerinde Bursa’ya dedemlere gelmiştik , Bayram alışverişi için çarşıya çıktığımız gün epey yorulmuş ve susamış olarak eve donduk. İftara daha iki saate yakın zaman vardı.. Bendeki açlık ve susuzluk had safhaya varmıştı.. İçim kazınıyordu, boğazım kurumuştu. O sene ilkokul 4. sınıfta olmalıyım ki Ramazan ayının yarısına yakınında oruç tutmuştum.
O gün de yine kendi isteğimle Oruça niyetlenmiştim. Ama çocuk aklı iste öyle susamışım ki anneme yalvarmaya başladim. ‘Annecim ne olur su içeyim dayanamıyorum, baylıcam şimdi.. Ne olur’ Annem beni karşısına aldı. “Evladım dedi. Oruca niyetlenmen için seni zorlamadım. Gece kendiliğinden sahura kalktın, niyet te ettin. Üstelik bugün de çarşıya gideceğimizi biliyordun. Yapacak birşey yok. Su içemezssin sonra orucun bozulur… Niyet etmek Allah’a söz vermektir. Sözünden dönemezsin. Müslüman söz verdimi tutar… Ben senin iftara kadar bekleyebileceğine inanıyorum. Hadi içeriye git istersen biraz yat. Açlığı , susuzluğu değil de başka şeyleri düşün.. Çok şükür ki senin bir iki saat sonra yiyeceğin yemeğin içeceğin suyun var. Ya onlara bile sahip olmayan çocuklar napıyor, nasıl yaşıyor.. Bence şükret ve bekle..”
Dediğini yaptım ve kendimi zorlayarak iftara kadar dayandim.. O iftarda pencerenin önünde beklediğim ezan , hayatta duyduğum en güzel ezan, yanan kandiller en parlak kandillerdi herhalde.. Hele içtiğim su , kaşıkladığım çorba ne de lezzetliydi.. Sofradaki herkes bana aferin demişti.. Kendimi çok iyi hissetmiştim.. Yeterince güçlüydüm, söz vermiştim niyet etmiştim ve bozmamıştım. Allahıma şükrettim
Mubarek Ramazan ayi butun insanlik icin hayirlara vesile olur insaallah.
Bu guzel gune 99 Esma 99 duadan bir dua ile basliyorum bu sabah :
Ya Mukit!
Sen ki herkesin her ihtiyacını her an görüp gözetirsin
Sana ayandır her türlü niyet ve hareketim
Sen ki sonsuzluk istediğini kalbime ilham edersin
Sana malumdur bütün dualarım ve isteklerim
Sen ki zayıf ve acizleri yetim ve yoksulları kollayıp gözetirsin
Sana aşinadır acizliğim ve yetimliğim
Sen ki öncelikle yoksullara keremde bulunmayı seversin
Sana aşikardır sevapça yoksulluğum ve eksikliğim
Niyetlerimi güzelleştir ihlasa eriştir beni
Ömrümü ebede bitiştir cennetine yerleştir beni
Yoksulluğumu rahmetine ayine eyle başkasına el açtırma
Günahlarımı güfranına bahane eyle yüzümü kara çıkarma
Ya Afuvv!
Sen affedicisin sen affetmeyi seversin
Sen severek affedersin
Senin merhametli nazarın nice günahları silip süpürür
Senin affının gölgesinde bütün günah defterleri yanıp kul olur
Sen affetmeyi öyle çok seversin ki
Günahımı dilersen affedeceğini biliyorum diye de affedersin beni
Sen öyle nezaketle affedersin ki
Kendi hafızamdan da silersin günahlarımı mahçup etmezsin beni
Hatalıyım itiraf ediyorum kusurluyum kabul ediyorum
İsyanım çoktur biliyorum çok unuttum utanıyorum
Unuttuğumu da unuttum şimdi hatırlıyorum
Aldandım affını umuyorum
Dualarda bulusmak dilegi ile..
Rabbime emanet olun..
OZDEN