Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Selam olsun güzel Mardin’e
Gönderen : Fatmagül
Tarih : 12/29/2006 4:21:46 AM


Merhabalar Efendim,


Nesrin Hanımın samimi ve sıcak ilgisi beni çok memnun etti. Verdiği adres yoluyla görüştük, söyleştik. Meğer akrabaymışız, baba tarafından. Ne güzel değil mi... Nesrin Hanım beni yıllar öncesine daldırdı yine... Mardin için söyledikleri çok doğru. Ben ilkokuldayken,sıra arkadaşım Jacklyn isminde bir hristiyan kızdı. Onunla çok iyi anlaşırdık. Din derslerine girmek zorunda değildi. Muaftı. Ama o, genellikle oturur dinlerdi. Ona sevgi, saygı gösterirdik. Bizim için önemli olan insandı. Dikkatimi çekmiştir. Görev icabı Mardin'e gelenler önyargılarla dolu, ağlayarak gelirlerdi. Giderken de ağlayarak giderlerdi...Oranın insanının sıcaklığını, yakınlığını, samimiyetini başka bir yerde bulamayacakları bilinci içinde.. Ben Mardinde doğdum.Tarihi postahane binasının sağında merdivenle çıkılan sokakta, Gül mahallesinde, sola kıvrılan sokak merdivenlerinden bir kaç basamak çıktıktan sonra, karşınıza çıkan ilk ev.Ben o evi hep dışından gördüm.Annem bir yılbaşı gecesi orada doğduğumu söylemişti. Daha ben küçücükken Kızıltepe'ye yerleşmişiz.10 yıl sonra tekrar Mardin'e geldik. Yine Gül Mahallesinde bu kez daha yukarda, Mardin Kalesine daha yakın, rahmetli dedemden kalma eski Mardin evlerinden birinde oturduk. O bahçeli, çiçekli, havuzlu evden ayrılış beni üzmüştü. Camiye benzeyen yeni taş evimizi epey yadırgamıştım önceleri. Evimizin tavanı cami gibi kubbeliydi. Bahçemiz sırf betondu, her yer taş..SOKAKLAR BİLE TAŞ. Hiç toprak, ağaç yok. Ancak sonraları her evde olduğu gibi bizde saksılarda fesleğen yetiştirmekle başladık, etrafımızı yeşerttik.. Yazlık dediğimiz bahçe, tabi o da taşlık...Mardin ovasına bakardı. Ova deniz gibi uzanırdı önümüzde..Uçsuz bucaksız...Küçük köyceğizler olurdu. Gece ışıklarından seçerdik. Taa Suriye'nin ışıklarını görürdük. Yazın tahtlar kurulurdu o taş bahçeye..Akşam, bahçe yıkanır, SAKSILAR SULANIR. Tahtlara döşekler, bembeyaz çarşaflar serilir..Cibinli kler gerilir...Akşam yemekleri yine ova manzarasına karşı yenirdi. Misafir geldiği zamanda, çaylar, kahveler orada içilirdi. Sıcak yaz günlerinin geceleri o bahçe püfür ,püfür eserdi.Akşamlar,tatlı bir huzur içinde geçerdi.Yıldızlar öyle yakın görünürdü ki...Elinizi uzatsanız tutacakmış gibi...Yıldızların altında uyumak çok zevkliydi. yazın ,gündüz 45-50 dereceyi bulan sıcaklık olur. Dışarıdan gelen eve girince tatlı, serin bir ürperti hisseder... Kalın ,taş duvarlar, sıcak iklime karşı koruma sağlar.Odanın içi yaz kış 20 derece olur. Bazı geceler, Mardin'de öyle bir atmosfer olurdu ki..İnsan kabına sığamaz..şiir dolu, aşk dolu..Kimbilir ..Yüksek dağların etkisi mi, çevrede yatan manevi büyüklerin etkisi mi...ya da bin yıllık bir evde yaşamanın etkisi mi..Onu çözemedim. Ama oradaki atmosferi çok az yerde yaşadım.İ nsanı kendine getiren sağlam bir iklim. İfade etmek güç... Dağlar, kayalar,insana sağlamlık hissi veriyor adeta..O atmosferi herkesin solumasını isterim. Özellikle Kasimiye ve Zinciriyye medreseleri görülmeye, havası teneffüs edilmeğe değer... Mardin ,medreselerinden anlaşıldığı üzere, bir zamanlar, ilim, irfan,kültür şehriymiş.O medreselerde birçok Allah dostu yaşamış, yetişmiş. 2004 Yılında babam kısmi felç geçirmiş, Diyarbakır Dicle üniversitesi Tıp Fakültesine kaldırılmıştı. Bir hafta boyunca, çaresiz bekleyiş dolu günlerde..7.ci katta nöroloji bölümünde Dicle nehrine bakan pencere önünde Diyarbakırı 3 koldan kucaklayan surları uzaktan seyrederek avunmaya çalıştım. Surların içinde kalan bölüm ilk yerleşim merkezi imiş. Şimdi surların dışına taşan şehri hastahana penceresinden rahatlıkla görüyordum. Yeni binaların oluştuğu yeni şehir ofis denilen yerden oldukça geniş bir alana yayılmış. Sur dışı deniliyor bu yerlere. Sur içi malum, ilk yerleşim yeri. Önümde geniş bir ova,düzlük var. Bu kısımlar yer, yer ağaçlık, sararmış, ekilip, biçilmiş yerler...Ve yer yer küçük oval tepecikler..Diyarbakır bu ovanın üst kısmında daha yüksek bir tepede kurulmuş. Aşağıda,şehir ile ovayı birbirinden ayıran bir nehir uzanıyor boylu boyunca. Sanırım bu Dicle Nehri. Dicle'nin üstünde, yüksekçe bir tepede Diyarbakır... Surlarla çevrili kısım soluma düşüyor. Sur dışında, sağa doğru, şehir genişliyor. Dicle nehri üzerine bir köprü inşa edilmiş. Şehri hastahaneye bağlayan yol,bu köprüden geçiyor. Şehir ile hastane arasına bu yol, bir dikey çiziyor. PENCEREDEN GÖRDÜKLERİM .... EFENDİM, SAYGILARIN, SEVGİLERİN EN SONSUZU İLE ELLERİNİZDEN ÖPÜYORUM. Tüm dostlara selamlar ve hayırlı bayramlar...


Fatmagül


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Selam olsun güzel Mardin’e Yazan Fatmagül
Cvp: Selam olsun güzel Mardin’e Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]