Büyük babamın tarafından akrabalarımızdan epey yaşlı bir çift var. Asiye yenge bir zamandır hem yatalak hem de bilinci kapalı bir şekilde hayatını sürdürüyor. Hiç kimseyi tanımıyor, konuşmuyor, sadce nefes alıp veriyor ve yaşam devam ediyor , vakit saat dolmamış vade gelmemiş , yaşam imtihanı hem on
un için hem de sevdikleri için devam ediyor. Selahattin Amca ise daha da yaşlı, zor yürüyor evden pek çıkamıyor, Cuma namazlarına gidebiliyor ve de bazen hava almak için kısa yürüyüşler yapabiliyor. Oğlu ve gelini Allah razı olsun onları kendi evlerinde kendi düzenlerinde tutuğu özel bakıcılar ile bakımlarını sağlıyor ve çok yakında olan evinden gözleri kulakları elleri hep üzerlerinde bütün ihtiyaçlarını temin ediyorlar. Yaşlı amcamız her dışarı çıkışında, eve dönerken köşedeki çiçekçiden bir demet Çiçek alıyor ve karısının başucundaki vazoya kendi elleri ile yerleştiriyor. Soruyorlar :’ O bilmiyor, anlamıyor , duymuyor, seni de tanımıyor, neden hala Çiçek getiriyorsun? Selahattin amca cevap veriyor: "Ama ben onu biliyorum. Hem de çok iyi biliyorum.. O çiçekleri çok sever başucunda hep çiçeklerle olmalı, çünkü buna layık ” Allah Selahattin amcadan da razı olsun… Ona hanımlık yapan çocuklarını büyüten, sevgisiyle yuvasını cennet eden Asiye anadan da…